Edebiyat Araştırmaları: Böyle Buyurdu Zerdüşt Alıntı
Son Başlıklar
Loading...
Böyle Buyurdu Zerdüşt Alıntı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Böyle Buyurdu Zerdüşt Alıntı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Eylül 2016 Cuma

Böyle Buyurdu Zerdüşt ''Özlü Sözler''


*Biri var ki insan kendi içinde kalarak gerçekleştiremez bunu; insan varlığının yücelttiği, erek bildiği bir örnek kaynak gerek onun üstüne: ÜSTİNSAN

* İnsanın erek olarak hiçbir büyüklüğü yoktur, çünkü o ancak köprü olarak değerlidir. (Bunlar Nietzche’nin Felsefesinin temelleri ÜSTİNSAN kavramı ve insanın  geçiciliği)

* öyle kolay bir sanat değil uyumak; onun için uğruna bütün gün uyanık olmak gerek!


* Bak, Erdemlerinin her biri nasıl en yüksek şeye göz diker; kendi habercisi  olsun diye bütün ruhunu ister, öfkede, nefrette ve sevgide bütün gücünü ister  (Nietzche felsefe taşı iki: içi boş erdem insanın kendini tüketmesinden başka bir şey değildir)

* Kendi düşmanınızı aramalısınız, kendi savaşınızı açmalısınız ve kendi düşünceleriniz uğruna! Düşünceleriniz yanılsa bile dürüstlüğünüz zafer çığlığı atmalı bunun için!(Nietzche yine diyor ki herkes kendi kendine yaşamaya baksın ve hayatınızın temellinde yine siz yer alın)

* Barışınız zafer olsun! (Nietzche’nin felsefesinde zaten uzlaşma diye bir şey yok; ya kendi düşüncelerini benimsetirsin ya da ‘’küçük insan olarak yaşarsın’2)

* hayat sevginiz, en yüksek umudunuza beslediğiniz sevgi olsun; en yüksek umudunuz da en yüksek hayat düşünceniz olsun

* Yeni değerler yaratanların çevresinde döner dünya-görünmeden döner (sürekli değer yaratmak, üretici olmak)

* kendisinden bir parça et esirgenince, bir parça ruh dilenmeyi nasıl da bilir bu şehvet iti! (Nietzche, burada kişinin nefsinin cinsel isteklerine karşı iradi varlığının yenilgisini belirtiyor)

* Pek kıyıcı gözleriniz var, acı çekenlere şehvetle bakarsınız; Şehvetleriniz kılık değiştirip acıma demedi mi adına (‘’Acıma’’ Nietzche’nin  sözlüğünde olmayan bir şey, acımak; karşısındakini küçümsemek, kendini yüceltmek bundan haz almaktır yani şehvet)

*Gerçek sularına kirli olduğu zaman değil sığ olduğu zaman girmek istemez gören kişi

* Başkalarına  inancımız, kendimizde neye inanmak  istediğimizi açığa vurur. Dost özlemimiz bizi ele verir. (Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim)

* Dostunu uyurken gördün mü hiç? Nasıl göründüğünü anlamak için? Dostunun yüzü nasıldı sahi kaba ve pürüzlü bir aynada (İnsanın dostu nerdeyse kendine benzer)

* Duru hava v yalnızlık ve ekmek ve ilaç mısın dostuna sen (İnsanın dostu kendi gibidir, dostunun yanında iken kendinizi ‘’tek birlik’’ olarak ‘’yalnız’’ hissediyor musunuz)

* Kadın daha dostluğa yeterli değildir, o yalnız sevgiyi bilir. Ama erkekler hanginiz dostluğa yeterlisiniz? (Kadın için ilginç bir iddia)

* Değerlendirmek yaratmaktır. Değerlendirme olmasaydı varlık içi boş bir kabuğa dönerdi.

* ‘’Sen’’, ‘’Ben’’den eskidir. ‘’Sen’’ kutsanmıştır. Bu yüzden kişi komşusuna sokulur (Kaç kişi bir işi ‘’Ben’’ yaptım der, onun yerine –beraber-, -biz-, vb deyimler kullanılır. Çünkü  ‘’ben’’ dersen, sana  kendini merkeze koyuyorsun derler.)

* Kendinize katlanamazsınız, kendinizi yeterince sevmezsiniz; şimdi komşunuzu  sevgiye ayartmak ve onun yanlışıyla kendinizi süslemek istersiniz. (Kaç kişi biliyorum ki bir şey alacağı zaman bu işi biriyle beraber yapar,  böylece bu eylemin sorumluluğu ‘’Ben’’den çıkıp ‘’Biz’’e yüklenmiş olur.)

* Kimi komşusuna kendisini aradığı için gider, kimi de, kimi de kendisini yitirmek istediğinden (Dedik ya dost kişiyi yansıtır)

*kendi yalımında yakmaya hazır olmalısın kendini; önce kül olmadan nasıl yeni olabilirsin ki!

* Kadın, erkekten daha iyi  anlar çocukları, ama erkek kadından daha çocuktur. Erkek, seven kadından korksun. Sevince her şeyi gözden çıkarır kadın ve başka ne varsa hepsini değersiz sayar

*Ölümünüzde, ruhunuz ve erdeminiz yarın çevresindeki akşam kızıllığı gibi parıldamalı daha (Hayata  imzanızı çakın)

* Yaratıcının kendisi yeni doğmuş biri olabilmek için çocuk doğuran olmayı da istemeli, çocuk doğuranın sancılarına da katlanabilmeli (bir şeyleri kendinizle beraber üretiyorsanız bu üretim sürecinin zorluklarına da katlanılmalı)

*Fakat acı çeken dostun varsa, acısına dinenme yeri ol, sert bir yatak gibi ama, onun en çok böyle işine yararsın

* Tanrının dahi kendi cehennemi vardır. Bu insana sevgisidir.

*Tanrı öldü; insana acımasından öldü Tanrı

*Rahiplere yüreğim acıyor, tutsaktır onlar, kurtarıcı dedikleri onları zincire vumuştur. Biri çıksa da onları ‘’Kurtarıcı’’larından kurtarsa! (Nietzche için ilginç durum hem acımayı lanetliyor hem de kendisi acıyor)

* Sıkıntılı yürek ve sıkıntılı kafa: bunların birleştiği yerde kopar o çılgın yel, o kurtarıcı (Nietzche için sıkıntı ve stres yaşamının kaynağıdır. İnsan sıkıntısı olmadan yaşayamaz)

* Ey erdemliler; siz erdem için ödül, yeryüzü için cennet, bugününüz için de sonrasızlık mı istiyorusunuz

* Deniz kıyısında oynuyorlardı, derken bir gün bir dalga gelip aldı götürdü oyuncaklarını derinliklere, şimdi de ağlıyorlar.

*insanın öcden kurtarılması: en yüksek umuda köprü budur. Tüm fırtınalardan sonraki gökkuşağı budur işte.

*Babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar. Babanın açıklanmış sırrını buldu oğulda sık sık (Bugün dünün çözümüdür, geçmiş tarih bugünde çözülmüştür)

* Doğruluklarından çok söz edenlere güvenmeyin! Gerçek, gönüllerinde eksik olan bal değildir yalnız.

* Bağışlamaktan duyduğum mutluluk, bağışlarken öldü, erdemim; bolluğundan ötürü kendi kendisinden bıktı. (Bağışlama insanda üst-alt ilişkisini gündeme getirir)

*Göz yaşlarım nereye gitti. Yüreğimin çiçekleri nereye? Ah yalnızlığı bütün ‘’bağışlayanların’’

*Yazık, ışık olmak zorundayım. Ve yalnızlığa susamak!

*Örtülerinizden bütün çağlarla, uluslar renk renk bakıyorlar, davranışlarınızda; bütün törelerle inançlar renk renk dile geliyorlar. Kişi sizin örtünüzü ve sargınızı ve renklerinizi ve davranışlarınızı elinizden alsa alsa kargaları ürkütecek kadar güç kalır yine de. (Tüm insanlar aynıdır renk, ırk ayrımı yapmadan Nietzche hepsini küçük insanlar olarak adlandırıyor.)

*Güzellik nerededir? Bütün istemimle istemem gereken yerde görüntü, salt görüntü olarak kalmasın diye sevmek ve yok olmak istediğim yerde sevmek ve yok olmak: Bunlar ta baştan beri uyarlar birbirlerine. Sevme istemi, bu ölmeyi de istemektir.

* Siz yükselmek isteyince yukarı bakarsınız, bense aşağı bakarım, çünkü yükselmişim

*Büyüklüğüne giden yolu yürüyorsun, arkanda artık yol kalmaması en büyük yürekliliğin olmalıdır senin. Hiçbir merdiven olmasa bile kendi başının üstünde tırmanmayı öğrenmelisin.

*Çok şey görmek için kendinden uzağa bakmayı öğrenmek zorunludur.

*En yalnız kişinin tehlikesi sevgidir. Her şeye sevgi, yeter ki canlı olsun!

*Yüreklilik uçurum ağzındaki baş dönmesini  dahi öldürür. İnsanın uçurum ağzında olmadığı yer mi var ki! Görmek bile uçurumlar görmek değil midir? Ama yüreklilik en iyi öldürendir, çünkü der: ‘’Bu muydu hayat’’

*Her şey birbirine öylesine bağlı ki, Bu ‘’an’’ bütün gelecek şeyleri kendine çekmekte, her olabilen daha önce olmuş bitmiş ve geçmiş değil midir? (Nietzche burada hayat kavramını kendi kendine bir şeye bağlı olmadan kendince tekrarlanan bir döngü olarak ortaya koymaktadır)

*Her rastlantıyı (düşünce, fikir, eylem) kendi potamda kaynatırım. Ancak iyi pişince kendi yemeğim sayarım onu (Harici bir düşüncenin kabulü pek söz konusu değildir. Nietzche de O kendince en iyi felsefeyi ortaya koymuştur ve bunun dışında bir olasılık yoktur. Başka bir şeyle kaynaşma reddedilmektedir.)

*Kişi kendini sevmeyi; sağ ve sağlama bir sevgiyle sevmeyi öğrenmelidir. Gerçek kendini sevmeyi öğrenmek bütün sanatların en incesi en sabırlısıdır, çünkü senin olan; senden saklıdır ve bütün gömüler içinde en son kazılan kişinin kendi gömüsüdür.

*Bu benim yolum – ya sizinki? Bana ‘yolu’ soranlara böyle cevap verdim işte. Tek yol yoktur da ondan. (Aslında burada Nietzche’nin ortaya koyduğu felsefe net olarak açığa çıkıyor. Herkes kendi kendine yürüsün, başının çaresine baksın. Yani tamimiyle bireysel kurtuluşu öneren bir durum )

*Kendin alabileceğin bir hakkı, bırakmayacaksın sana vermelerine (Yukarıda değin,ildiği gibi sert olmayı öneren bir felsefe)

*Tat veremediğin bir yerde, tat almak istememelisin

*Kendi yolunuzu yürüyün! Halklar da kendi yollarını yürüsünler.

*Büyük evliliğe uygun olup olmadığını anlamak için, küçük bir evlilik bağışlayın. Hep çift olmak olmak büyük bir şeydir.

*Her şey parçalanır, her şey yine birleşir.

*Ben bütün nesnelerin sonrasızca yeniden gelişini yeniden öğretmek üzere, sonrasızca dönerim bu aynı hayata! Ben sözümü söyledim, haberci olarak yok olurum ben.

*Neysen O ol!

*İnsan kendini sever diyorlar: Bu ne kadar büyük olmalı, bu öz sevgisi! Bu öz sevginin karşısında ne büyük bir hor görü var. İnsan alt edilmesi gereken bir şeydir.

* Doğru dürüst vermenin, doğru dürüst almaktan ne kadar daha güç olduğunu öğrendin. Armağan etmenin de bir sanat olduğunu.

*Yukarılara çıkmak istiyorsanız, kendi bacaklarınızı kullanmalısınız, kendinizi taşıtmayınız.

* Bütün sevginiz nerdeyse, bütün erdemleriniz dahi ordadır. Yani çocuğunuzda (ürettiğiniz fikirde) sizin ‘’komşu’’nuz eserinizdir.

* Benim acı çekmem, acımam da ne ki! Ben mutluluk için mi çırpınıyorum?Ben eserim için 
çırpınıyorum.



Abdurrahman Şahin


Featured

[Featured][recentbylabel2]

Featured

[Featured][recentbylabel2]
Notification
This is just an example, you can fill it later with your own note.
Done