Böyle Buyurdu Zerdüşt ''Özlü Sözler''
*Biri var ki insan kendi içinde kalarak gerçekleştiremez bunu; insan varlığının yücelttiği, erek bildiği bir örnek kaynak gerek onun üstüne: ÜSTİNSAN
*
İnsanın erek olarak hiçbir büyüklüğü yoktur, çünkü o ancak köprü olarak
değerlidir. (Bunlar Nietzche’nin Felsefesinin temelleri ÜSTİNSAN kavramı ve
insanın geçiciliği)
*
öyle kolay bir sanat değil uyumak; onun için uğruna bütün gün uyanık olmak
gerek!
*
Bak, Erdemlerinin her biri nasıl en yüksek şeye göz diker; kendi
habercisi olsun diye bütün ruhunu ister, öfkede, nefrette ve sevgide
bütün gücünü ister (Nietzche felsefe taşı iki: içi boş erdem insanın
kendini tüketmesinden başka bir şey değildir)
*
Kendi düşmanınızı aramalısınız, kendi savaşınızı açmalısınız ve kendi
düşünceleriniz uğruna! Düşünceleriniz yanılsa bile dürüstlüğünüz zafer çığlığı
atmalı bunun için!(Nietzche yine diyor ki herkes kendi kendine yaşamaya baksın
ve hayatınızın temellinde yine siz yer alın)
*
Barışınız zafer olsun! (Nietzche’nin felsefesinde zaten uzlaşma diye bir şey
yok; ya kendi düşüncelerini benimsetirsin ya da ‘’küçük insan olarak
yaşarsın’2)
*
hayat sevginiz, en yüksek umudunuza beslediğiniz sevgi olsun; en yüksek
umudunuz da en yüksek hayat düşünceniz olsun
*
Yeni değerler yaratanların çevresinde döner dünya-görünmeden döner (sürekli
değer yaratmak, üretici olmak)
*
kendisinden bir parça et esirgenince, bir parça ruh dilenmeyi nasıl da bilir bu
şehvet iti! (Nietzche, burada kişinin nefsinin cinsel isteklerine karşı iradi
varlığının yenilgisini belirtiyor)
*
Pek kıyıcı gözleriniz var, acı çekenlere şehvetle bakarsınız; Şehvetleriniz
kılık değiştirip acıma demedi mi adına (‘’Acıma’’ Nietzche’nin sözlüğünde
olmayan bir şey, acımak; karşısındakini küçümsemek, kendini yüceltmek bundan
haz almaktır yani şehvet)
*Gerçek
sularına kirli olduğu zaman değil sığ olduğu zaman girmek istemez gören kişi
*
Başkalarına inancımız, kendimizde neye inanmak istediğimizi açığa
vurur. Dost özlemimiz bizi ele verir. (Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu
söyleyeyim)
*
Dostunu uyurken gördün mü hiç? Nasıl göründüğünü anlamak için? Dostunun yüzü
nasıldı sahi kaba ve pürüzlü bir aynada (İnsanın dostu nerdeyse kendine benzer)
*
Duru hava v yalnızlık ve ekmek ve ilaç mısın dostuna sen (İnsanın dostu kendi
gibidir, dostunun yanında iken kendinizi ‘’tek birlik’’ olarak ‘’yalnız’’ hissediyor
musunuz)
*
Kadın daha dostluğa yeterli değildir, o yalnız sevgiyi bilir. Ama erkekler
hanginiz dostluğa yeterlisiniz? (Kadın için ilginç bir iddia)
*
Değerlendirmek yaratmaktır. Değerlendirme olmasaydı varlık içi boş bir kabuğa
dönerdi.
*
‘’Sen’’, ‘’Ben’’den eskidir. ‘’Sen’’ kutsanmıştır. Bu yüzden kişi komşusuna
sokulur (Kaç kişi bir işi ‘’Ben’’ yaptım der, onun yerine –beraber-, -biz-, vb
deyimler kullanılır. Çünkü ‘’ben’’ dersen, sana kendini merkeze
koyuyorsun derler.)
*
Kendinize katlanamazsınız, kendinizi yeterince sevmezsiniz; şimdi
komşunuzu sevgiye ayartmak ve onun yanlışıyla kendinizi süslemek
istersiniz. (Kaç kişi biliyorum ki bir şey alacağı zaman bu işi biriyle beraber
yapar, böylece bu eylemin sorumluluğu ‘’Ben’’den çıkıp ‘’Biz’’e yüklenmiş
olur.)
*
Kimi komşusuna kendisini aradığı için gider, kimi de, kimi de kendisini
yitirmek istediğinden (Dedik ya dost kişiyi yansıtır)
*kendi
yalımında yakmaya hazır olmalısın kendini; önce kül olmadan nasıl yeni olabilirsin
ki!
*
Kadın, erkekten daha iyi anlar çocukları, ama erkek kadından daha
çocuktur. Erkek, seven kadından korksun. Sevince her şeyi gözden çıkarır kadın
ve başka ne varsa hepsini değersiz sayar
*Ölümünüzde,
ruhunuz ve erdeminiz yarın çevresindeki akşam kızıllığı gibi parıldamalı daha
(Hayata imzanızı çakın)
*
Yaratıcının kendisi yeni doğmuş biri olabilmek için çocuk doğuran olmayı da
istemeli, çocuk doğuranın sancılarına da katlanabilmeli (bir şeyleri kendinizle
beraber üretiyorsanız bu üretim sürecinin zorluklarına da katlanılmalı)
*Fakat
acı çeken dostun varsa, acısına dinenme yeri ol, sert bir yatak gibi ama, onun
en çok böyle işine yararsın
*
Tanrının dahi kendi cehennemi vardır. Bu insana sevgisidir.
*Tanrı
öldü; insana acımasından öldü Tanrı
*Rahiplere
yüreğim acıyor, tutsaktır onlar, kurtarıcı dedikleri onları zincire vumuştur.
Biri çıksa da onları ‘’Kurtarıcı’’larından kurtarsa! (Nietzche için ilginç
durum hem acımayı lanetliyor hem de kendisi acıyor)
*
Sıkıntılı yürek ve sıkıntılı kafa: bunların birleştiği yerde kopar o çılgın
yel, o kurtarıcı (Nietzche için sıkıntı ve stres yaşamının kaynağıdır. İnsan
sıkıntısı olmadan yaşayamaz)
*
Ey erdemliler; siz erdem için ödül, yeryüzü için cennet, bugününüz için de
sonrasızlık mı istiyorusunuz
*
Deniz kıyısında oynuyorlardı, derken bir gün bir dalga gelip aldı götürdü
oyuncaklarını derinliklere, şimdi de ağlıyorlar.
*insanın
öcden kurtarılması: en yüksek umuda köprü budur. Tüm fırtınalardan sonraki
gökkuşağı budur işte.
*Babanın
gizlediği şey, oğulda açığa çıkar. Babanın açıklanmış sırrını buldu oğulda sık
sık (Bugün dünün çözümüdür, geçmiş tarih bugünde çözülmüştür)
*
Doğruluklarından çok söz edenlere güvenmeyin! Gerçek, gönüllerinde eksik olan
bal değildir yalnız.
*
Bağışlamaktan duyduğum mutluluk, bağışlarken öldü, erdemim; bolluğundan ötürü
kendi kendisinden bıktı. (Bağışlama insanda üst-alt ilişkisini gündeme getirir)
*Göz
yaşlarım nereye gitti. Yüreğimin çiçekleri nereye? Ah yalnızlığı bütün
‘’bağışlayanların’’
*Yazık,
ışık olmak zorundayım. Ve yalnızlığa susamak!
*Örtülerinizden
bütün çağlarla, uluslar renk renk bakıyorlar, davranışlarınızda; bütün
törelerle inançlar renk renk dile geliyorlar. Kişi sizin örtünüzü ve sargınızı
ve renklerinizi ve davranışlarınızı elinizden alsa alsa kargaları ürkütecek
kadar güç kalır yine de. (Tüm insanlar aynıdır renk, ırk ayrımı yapmadan
Nietzche hepsini küçük insanlar olarak adlandırıyor.)
*Güzellik
nerededir? Bütün istemimle istemem gereken yerde görüntü, salt görüntü olarak
kalmasın diye sevmek ve yok olmak istediğim yerde sevmek ve yok olmak: Bunlar
ta baştan beri uyarlar birbirlerine. Sevme istemi, bu ölmeyi de istemektir.
*
Siz yükselmek isteyince yukarı bakarsınız, bense aşağı bakarım, çünkü
yükselmişim
*Büyüklüğüne
giden yolu yürüyorsun, arkanda artık yol kalmaması en büyük yürekliliğin
olmalıdır senin. Hiçbir merdiven olmasa bile kendi başının üstünde tırmanmayı
öğrenmelisin.
*Çok
şey görmek için kendinden uzağa bakmayı öğrenmek zorunludur.
*En
yalnız kişinin tehlikesi sevgidir. Her şeye sevgi, yeter ki canlı olsun!
*Yüreklilik
uçurum ağzındaki baş dönmesini dahi öldürür. İnsanın uçurum ağzında
olmadığı yer mi var ki! Görmek bile uçurumlar görmek değil midir? Ama
yüreklilik en iyi öldürendir, çünkü der: ‘’Bu muydu hayat’’
*Her
şey birbirine öylesine bağlı ki, Bu ‘’an’’ bütün gelecek şeyleri kendine
çekmekte, her olabilen daha önce olmuş bitmiş ve geçmiş değil midir? (Nietzche
burada hayat kavramını kendi kendine bir şeye bağlı olmadan kendince tekrarlanan
bir döngü olarak ortaya koymaktadır)
*Her
rastlantıyı (düşünce, fikir, eylem) kendi potamda kaynatırım. Ancak iyi pişince
kendi yemeğim sayarım onu (Harici bir düşüncenin kabulü pek söz konusu
değildir. Nietzche de O kendince en iyi felsefeyi ortaya koymuştur ve bunun
dışında bir olasılık yoktur. Başka bir şeyle kaynaşma reddedilmektedir.)
*Kişi
kendini sevmeyi; sağ ve sağlama bir sevgiyle sevmeyi öğrenmelidir. Gerçek
kendini sevmeyi öğrenmek bütün sanatların en incesi en sabırlısıdır, çünkü senin
olan; senden saklıdır ve bütün gömüler içinde en son kazılan kişinin kendi
gömüsüdür.
*Bu
benim yolum – ya sizinki? Bana ‘yolu’ soranlara böyle cevap verdim işte. Tek
yol yoktur da ondan. (Aslında burada Nietzche’nin ortaya koyduğu felsefe net
olarak açığa çıkıyor. Herkes kendi kendine yürüsün, başının çaresine baksın.
Yani tamimiyle bireysel kurtuluşu öneren bir durum )
*Kendin
alabileceğin bir hakkı, bırakmayacaksın sana vermelerine (Yukarıda değin,ildiği
gibi sert olmayı öneren bir felsefe)
*Tat
veremediğin bir yerde, tat almak istememelisin
*Kendi
yolunuzu yürüyün! Halklar da kendi yollarını yürüsünler.
*Büyük
evliliğe uygun olup olmadığını anlamak için, küçük bir evlilik bağışlayın. Hep
çift olmak olmak büyük bir şeydir.
*Her
şey parçalanır, her şey yine birleşir.
*Ben
bütün nesnelerin sonrasızca yeniden gelişini yeniden öğretmek üzere, sonrasızca
dönerim bu aynı hayata! Ben sözümü söyledim, haberci olarak yok olurum ben.
*Neysen
O ol!
*İnsan
kendini sever diyorlar: Bu ne kadar büyük olmalı, bu öz sevgisi! Bu öz sevginin
karşısında ne büyük bir hor görü var. İnsan alt edilmesi gereken bir şeydir.
*
Doğru dürüst vermenin, doğru dürüst almaktan ne kadar daha güç olduğunu
öğrendin. Armağan etmenin de bir sanat olduğunu.
*Yukarılara
çıkmak istiyorsanız, kendi bacaklarınızı kullanmalısınız, kendinizi
taşıtmayınız.
*
Bütün sevginiz nerdeyse, bütün erdemleriniz dahi ordadır. Yani çocuğunuzda
(ürettiğiniz fikirde) sizin ‘’komşu’’nuz eserinizdir.
*
Benim acı çekmem, acımam da ne ki! Ben mutluluk için mi çırpınıyorum?Ben eserim
için
çırpınıyorum.
Abdurrahman
Şahin