Dokuzuncu Hariciye Koğuşu – Özet, Tahlil, İnceleme - Edebiyat Araştırmaları
Son Başlıklar
Loading...

1 Eylül 2020 Salı

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu – Özet, Tahlil, İnceleme

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu – Özet, Tahlil, İnceleme
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanı 1929 yılında tefrika edilmiştir. 1968 ve 1986 yıllarında filme alınan roman filme alınmıştır. Romanın ayrıca Kissling tarafından Almancaya tercüme edilmiştir.

Tema

# Romanda küçüklüğünden beri bacağından rahatsız olan fakir bir delikanlının kendisinden dört yaş büyük bir kıza âşık olması konu edilmiştir.
# Beraberliğe dönüşmeyen bu aşkın getirdiği sıkıntı ve heyecanlardan en önemlisi de roman kahramanının umursamazlığından dolayı hastalık ilerlemiştir. Neticede roman kahramanı ameliyat olmuş ve sağlığına kavuşmuştur.

Olay Örgüsü

# On beş yaşında bir çocuk olan roman kahramanı annesi ile kenar mahallelerin birinde mütevazı bir evde oturmaktadır. Kahramanın çocukluğundan beri dizinden çektiği rahatsızlık onu hastanelerden tiksindirmiştir. Birkaç kere ameliyat olmasına rağmen dizindeki ağrılar dinmemiştir. Bunun üzerine muayene için tekrar hastaneye gider. Muayene sonunda hastalığın ilerlediği, doktorların heyecansız hayat, iyi beslenme tavsiyesinde bulunduğu kendisine bildirilir. Bu tavsiyeye uymadığı taktirde bacağının kesilme ihtimaliyle karşı karşıya kalacağı kendisine bildirilir.
# Bunu izleyen günlerde kahraman, uzaktan akrabaları Paşa’nın köşküne gider. Paşa ilk olarak kendisine sağlık durumunun nasıl olduğunu sorar kahraman da kaçamak cevaplar vererek olayı geçiştirir. Daha sonra odaya çocukluğundan beri sevdiği hatta âşık olduğu Nüzhet gelir, yazardan getirmesini istediği kitapları alır. Kızı gidince Paşa, kahramana hastalığının tedavisi için bir de Doktor Ragıp Bey’ e görünmesini tavsiye eder.
# Paşa’nın uzaktan akrabası olan kahraman küçük yaşlardan beri onunla konuşur, ona kitap okur. O akşam yine bir roman okumaktadır fakat paşa uyuyunca Nüzhet’le birlikte bahçeye gider ve muhabbet ederler. Kahraman on beş yaşında ve aralarında dört yaş olmasına rağmen Nüzhet’i sevmektedir. Ancak onun da aynı duyguları hissetiğinden emin olmaz. Bahçede konuşurken Doktor Ragıp’ın Nüzhet’ i istediğini duyunca önce üzülür ama Nüzhet oralı olmayınca, duyduğu şüpheye rağmen keyfi yerine gelir. Daha sonra Nüzhet annesinin isteği üzerine uyumaya gider ve kahraman da kendine olan tüm güvenini kaybeder.
# Hastalığı onu normal yaşından çok daha olgun davranmaya sevk etmiştir. Doktorun ikazlarına rağmen baston kullanmayan kahraman, o gece yatakta yorgun ve acı içinde kıvranmaktadır. Kahraman odasında uyumaya hazırlanırken Nüzhet onun odasına uğrar ve uyuyamadığını bahane ederek kahramanı bahçeye çıkarır ve koyu bir muhabbete başlarlar. Ertesi gün erkenden doktora gideceğinden Nüzhet onun uyumasını ister. Fakat o, Nüzhet’e karşı olan sevgisini daha fazla saklayamaz, onu kendisine çekip bir kere öper ve Nüzhet şaşkınlık içerisinde koşarak eve gider.
# Sabah olunca kahraman Kadıköy’e gider ve paşanın istediği kitapları alır ve sonra da annesine bir ay içerisinde gelemeyeceğini yazar. Oradan da doktora gider fakat operatörün dersi olduğundan görüşemezler. Operatörle akşama görüşebilir, ondan baston kullanması, iyi yemesi ve dinlenmesi konusunda uyarı alır. İşi bitip köşke dönen kahraman, içeriye girdiğinde kendisinden gizli bir şey konuşulduğunu anlar ve üzüntü içerisinde bahçeye oturmaya çıkar. Daha sonra Nüzhet gelir ve onu içeri girdiğinde annesinin dolabın arkasında çıplak olduğunu söyleyerek onu rahatlatır. Fakat akşam Nurefşan ona gerçekleri yani Nüzhet ile Doktor Ragıp’ın durumlarını konuştuklarını söyler. Kahraman hayal kırıklığına uğrar ve Nüzhet’in odasına konuşmaya girer. Nüzhet yine onu ikna eder. Daha sonra ikisi de uyurlar.
# Ertesi günü Nüzhet’le bahçede geçiren kahraman, Nüzhet’le cinsel yakınlaşmalara girer. O akşam Doktor Ragıp yemeğe gelir ve yazar hiç oralı olmaz. Konukları gidince Paşa hasta çocuğa doktor hakkında görüşlerini sorar, o da Ragıp’ı, Nüzhet’e yakıştıramadığını söyler bunu duyan yengesi de içinden hasta çocuğa karşı kin tutmaya başlar.
# Bir gün kahraman yengesinin Nüzhet’i mikroplara karşı uyardığını ve eşyalarımızı ayırdım dediğini duyar ve bunun üzerine evi terketme kararı alır. Ancak annesinin de o gün Paşalara geleceğini duyması kararını değiştirmesine neden olur.
# Hızla geçen günlerden sonra nihayet evine dönen kahramanın ağrıları gün geçtikçe arttığından annesi onu fakülteye götürür. Operatör ona durumun ciddiyetini hatırlatır ve yerinden bile kıpırdamamasını ister. Evi birden kalabalıklaşan kahramanın yakınları onu teselli etmeye çalışır. Tekrar fakülteye gittiğinde operatör bacağın kesilmesi gerektiğini söyler fakat buna razı olmayan yazar birden bayılıverir. Bundan etkilenen operatör kasaplardan farkı olmaları gerektiğini söyleyip yazara, üç aylık bir sürede bacağını kurtarmak için hastanede kalması gerektiğini söyler. Yazar bunu kabul etmek zorunda kalır ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşuna yatırılır. Burası ona hapishane gibi gelir ve ilk gecesi olaylı biter. Zor geçen günlerin sonunda ameliyat günü gelir.
# Ameliyatı bitince yedinci pansumanda doktor bacağın kurtulduğunu ancak yere basamayacağını söyler. Sağlığına kavuşan kahraman, hastanede bulunduğu günlerde, Paşa’ya felç indiğini, Nüzhet’in de nikâh hazırlıklarına başladığını öğrenir.

Zaman

# Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanında anlatılanlar 1915 yılında geçmektedir. Bu, kahramanın romanının sonunda defterine kaydettiği 5 Teşrinievvel 1915 tarihinden açıkça anlaşılmaktadır. Yine Doktor Mithat’ın roman kahramanına söylediği “Harp bitince bir güzel takma bacak yaptırırsınız.” cümlesi romanın savaş yıllarında yapıldığının bir delilidir.
# Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanında a olay Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanmış olmasına rağmen bu dönemin karakteristik olaylarına pek yer verilmemiştir. O yıllarda kenar mahallelerde yaşanan fakirlik ve hastanelerdeki insanlık dramları romanda yer almıştır. Ancak yazar bunları romana yansıtmış olmasına rağmen savaş döneminin genel fotoğrafının anlatmamıştır. Çünkü yazarın maksadı çocuğun bireysel macerasını yansıtmaktır.
# Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanında anlatılanların ne zaman kaleme alındığı, yani anlatma zamanı, romanın ilk neşredildiği Cumhuriyet gazetesindeki tefrikada “Son Safha”da yazılan aradan on iki sene geçti sözünden anlaşılıyor. Bu da 1927 yılına karşılık gelmektedir.

Mekân

# Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanında dış mekân İstanbul’dur. Roman boyunca olayların yaşandığı üç ana mekân vardır: hasta çocuğun İstanbul’un kenar mahallelerinden birinde annesiyle beraber oturduğu “ev”, Uzak akrabaları olan emekli bir Paşa’nın Erenköy’deki “köşk”ü ve hasta çocuğun dizindeki hastalığın tedavisi için gidip geldiği “hastane”.
# Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanının olay örgüsü büyük ölçüde kapalı mekânlarda geçmektedir. Aşağıda romandan alınan bölümde bu durum görülmektedir:
 Karanlık dehliz. Kapalı kapıların mustatil buzlu camlarından gelen soğuk ışıkların buğusu, yüksek ve çıplak duvarlara vurarak donuyor.
Dehlizin sonlarında, görünmeden açılıp kapanan bir kapının gıcırtısı. Muşambalara sürtünen bir ayak sesi. Köpüklenerek uçan ve uzaklarda kaybolan bir beyaz gömlek ve iyod, eter, yağ, ifrazat ve saire kokularından mürekkep, terkibi tamamiyle anlaşılmayan bir hastane kokusu (s.5).
# Yazılanlardan da anlaşılacağı üzere bir türlü iyileşmeyen meçhul hastalıktan kaynaklanan karamsar, ümitsiz ve mutsuz bir çocuğun ruh hali vardır. Yazar mekânı, Hasta Çocuğun iç dünyasındaki değişmeler doğrultusunda yansıtır. Çocuğun dizindeki hastalık, ruhsal durumunu da olumsuz bir biçimde etkilemiştir.
# Kapalı mekânların böyle çarpıcı bir şekilde sunulması hem okuyucunun ilgisini eser üzerine çeker hem de kahramanın bakış açısının yeni bir boyut kazanmasını sağlar. Roman kahramanı olumsuz atmosferlerde böyle tasvirlere başvururken olumlu atmosferlerde moralinin iyi olmasıyla çevreyi daha güzel betimlemiştir. Romandan aşağıdaki bölümde bu durum açıkça görülmektedir.
Başımızın ucunda, ta uzaklara kadar sıralanarak ötüşen ağustos böcekleri, bütün Erenköyü'nü uzun bir ses zinciriyle çeviriyordu. Sıcak bir rüzgâr. Sanki ilkbahardan yaza geçilen mevsim çizgisinin üstündeyiz, etrafımızda gizli bir coşkunluk var (s.21).

Bakış Açısı ve Anlatıcı

# Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanı, kahraman anlatıcı tekniğiyle yazılmıştır. 1.tekil şahıs anlatım kullanılmıştır. Yazar, anlatma işini romanın başkahramanı olan on beş yaşındaki hasta Çocuğa vermiştir. Okuyucu, romanın diğer kişilerini, romanda yaşanan olayları anlatıcı konumundaki Hasta Çocuğun penceresinden, dar ve kısıtlı bir bakış açısıyla takip eder. Hasta Çocuğun iç dünyası ayrıntılı bir biçimde verilir fakat diğer kişiler için aynı şeyi söyleyemeyiz.
 # Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanının bir diğer özelliği “otobiyografik roman” olmasıdır. Romanın başkahramanı Hasta Çocuk ile yazarı arasında ciddi manada benzerlikler vardır. Romanda Hasta Çocuk küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesiyle beraber yaşamaktadır. Romanın başlangıç kısımlarından alınan aşağıdaki bölüm, eserin kahraman anlatıcı tekniği ile yazıldığını ve otobiyografik özellik taşıdığını açıkça göstermektedir:
Ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm. Ben de onların arasındaydım ve onların arasında büyüğüm de yoktu. Yalnız bende meçhul bir hastalık vardı, sekiz yaşımdan beri çekiyordum. Ben de o muayene odasının ve nice muayene odalarının önünde senelerce bekledim. Benim yanımda büyüğüm de yoktu. Yalnız başıma demir parmaklıklı kapıdan içeriye girerdim, dokuzuncu hariciye koğuşuna doğru ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm, camlı kapıların garip bir beyazlıkla gözlerime vuran ve içimde korku ile karışarak yuvarlanan parıltıları arasında o dehlize girerdim ve yalnız başıma bir köşeye ilişirdim, kımıldamazdım, susardım, beklerdim, korkudan büzülürdüm, rengimin uçtuğunu hissederdim (s.7).

Şahıs Kadrosu

Başkişi

# Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanının anlatıcısı, aynı zamanda romanın başkişisidir. Adı belirtilmeyen on beş yaşındaki başkişinin, yazarın kendisi olduğu anlaşılmaktadır. İstanbul’un kenar mahallelerinden birinde annesiyle beraber yaşayan on beş yaşındaki başkişi sol dizinde çıkan meçhul bir hastalık yüzünden yedi yıl hastane köşelerinde iyileşme umuduyla türlü acılara katlanan talihsiz bir çocuktur.
# Roman kahramanı, uzun müddetten beri çektiği hastalığın ruhunda uyandırdığı buhranlar içerisinde ve dolayısıyla bedbaht, aşırı derecede kuruntulu, hassas, on beş yaşında olmasına rağmen 40-50 yaşındaki insanların tecrübesine ve çok kuvvetli sezişlere sahip ciddi bir gençtir. Aslında bu durum anlatıcı üzerinde yazarın büyük etkisinin olduğunu göstermektedir.

Norm Karakterler

# On dokuz yaşında olan Nüzhet, Emekli bir Paşa’nın kızıdır. Uzaktan akraba oldukları için hasta çocuk ile beraber büyümüşlerdir. Olgun bir kişiliğe sahip değildir; şımarık, basit, alaycı, sorumsuz bir kızdır. Hasta çocuğa karşı kalbinde küçük de olsa birtakım duygular uyanır, fakat annesinin karşı çıkması, kahramanın hastalığı, sakat kalma tehlikesi, kendisinden dört yaş küçük olması, zengin bir doktor tarafından istenmesi gibi etkenler kafasını karıştırır ve duygularının değişmesine neden olur. Nüzhet, romanın sonunda Doktor Ragıp’la evlenir.
# Hasta çocuğun uzaktan akrabası olan Paşa, Nüzhet’in babasıdır. Hasta çocuğa romanlar aldırır, bu romanları sesli bir şekilde okutur. Maceralı ve eğlenceli romanları dinlemekten hoşlanır. Disiplinli ve yardımsever bir kişiliği olmasına rağmen dediğim dedik, inatçı birisidir.

Kart Karakterler

# Doktor Ragıp, Nüzhet’i istetip hasta çocuğun mutlu dünyasını bir anda cehenneme çeviren kişidir. Otuz beş yaşında, zengin ve sağlıklı bir doktordur. Hesapçı, kültürsüz, millî değerlerden uzaklaşmış, kurnaz, çıkarcı, basit bir insandır. Romanın sonunda Nüzhet’le evlenir.
# Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanında başka bir kart karakter olarak karşımıza çıkan Nüzhet’in annesi, hasta çocuğa sahte bir şefkat gösteren kadındır. Kızı Nüzhet ile hasta çocuk arasında bir yakınlaşma olduğunu sezer ve kızını hasta çocuktan soğutmak için çok ağır laflar eder. Kızını azarlar, onun bir “mikrop” olduğunu, her tarafa hastalık bulaştırdığını söyler. Kızının Doktor Ragıp’la evlenmesini ister, bu evliliğin gerçekleşmesi için elinden geleni yapar.

Fon Karakterler

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanında yer alan diğer şahıslar şunlardır: Doktor Mithat, Operatör, hasta çocuğun annesi, Nurefşan.

Share with your friends

Add your opinion
Disqus comments
Notification
This is just an example, you can fill it later with your own note.
Done