Bir Kadının Yaşamından 24 Saat Adlı Eserin Özeti
Stefan Zweig'ın Bir
Kadının Yaşamından 24 Saat Adlı Eseri İkinci Dünya Savaşı’ndan on yıl önce
Riviera’daki bir pansiyonda kalmaktadır anlatıcı. Pansiyonda anlatıcı ile
birlikte, Alman evli bir çift, Danimarkalı bir adam, kibar bir İngiliz bayan
olan Mrs. C. , İtalyan evli bir çift ve Lyonlu şişman fabrikatör ve onun narin,
içine kapanık karısı Madame Henriette bulunmaktadır. Pansiyon sakinlerinin
bazıları balık tutmaya gitmekte, kimisi kitap okumakta ve kimisi de Monte
Carlo’ya kaçamak yapmaya gitmektedir. Anlatıcı ise bahçesinde oturup gün boyu
tembellik etmektedir.
Pansiyonda
bir gece saat on bir sularında huzursuz konuşmalar, tartışmalar ve çığlıklar
duyulur. Zengin Lyonlu fabrikatörün narin karısı Madame Henriette kocasını terk
edip, ardında bir mektup bırakmıştır. Mektupta kocasını terk edip, genç bir adamla
kaçtığını yazmıştır. Bu olayın üzerine tüm pansiyon sakinleri Madame Henriette
ve onun sansasyonel gidişi üzerine yorumlarda bulunurlar. Kimisi, Madame
Henriette’nin bu davranışının çok yanlış olduğunu ve bunun sadece karaktersiz
insanlar tarafından yapılabileceğini savunurken, anlatıcı ise bu olayı bir
kadının sahip olduğu çok güçlü bir tutkuya bağlayıp, kadının bir suçu
olmadığını ileri sürmektedir. Bu düşüncesi yüzünden şimşekleri üzerine çeken
anlatıcı, güçlü tutkulara sahip olan bir kadının, o tutkulara söz
geçiremeyeceğini de eklemektedir.
Bu durum
karşısında sessizliğini sürdüren oturaklı, olgun, saçları ağarmış yaşlı bayan
Mrs. C. ‘nin dikkatini çeken söz konusu olay, Mrs. C. İle anlatıcı arasında
yapılan konuşmalar ile son bulur.
Mrs. C. ,
anlatıcının aykırı düşüncelerini çok beğenmiştir çünkü bu durum kendinde bir
şeyler bulmasına sebep olmuştur. Mrs. C. ‘nin geçmişinde yaşadığı bir 24 saati
hiç
unutmadığını
ve Madame Henriette’nin durumuyla aynı olduğunu gösteren geçmişindeki olayı
ayrıntılarıyla anlatıcıya anlatmaktadır.
Mrs. C. ‘nin
geçmişinde yaşadığı ve her hatırladığında onu derinden etkileyen 24 saat
şöyledir:
Severek evlendiği eşinin ölümünün ardından, içerisinde bulunduğu psikolojinin
etkisiyle kendini gezmeye veren Mrs. C. , kocasının sağlığında gelenek haline
getirdikleri, Monte Carlo gezisinde, kumar oynayanların sadece hareketli
ellerini izleme alışkanlığını sürdürmek üzere Monte Carlo’ya gider. Orada çok
heyecanlı ve garip bir şekilde kumar oynayan bir çift el gözüne çarpar, bu
telaşlı ellerin sahibini merak eder ve kumarbazın yüzüne bakar, bu yirmili
yaşlarda olan genç bir adamdır.
Onun kumar
masasındaki yürek burkan kaybedişine tanık olan Mrs. C. , genç adamdan
inanılmaz bir şekilde etkilenir ve içinde birden ona yardın etme isteği uyanır.
Varını yoğunu kumarda kaybeden genç adam, kumarhaneden çıkar, sokaktaki ıslak
bir banka, kendisini adeta bir ceset gibi bırakır.
Sırılsıklam
eden fırtınalı yağmura aldırış etmeyen, bu çaresiz görünen gencin kolundan,
kırk iki yaşındaki Mrs. C. Çeker götürür bir kuytuya, ona biraz para verip,
onun o gece sıcak bir otel odasında uyumasını sağlar. Onu çaresizliğinden
kurtarmaktan başka niyeti olmayan Mrs. C. de o gece o otel odasında onunla
birlikte kalmıştır. Yaptıklarına inanamayan Mrs. C. , farkında olmadan genç
adama bağlanmıştır. Birlikte vakit geçirdikten sonra, Mrs. C. Onun içindeki
inancı fark edip, onu bir kiliseye götürür.
Orada ona bir
daha kumar oynamaması için yemin ettirir. Birkaç gün sonra genç adamı yeniden kumar
masasında gören Mrs. C. , çıldırarak onu engellemeye çalışır ve genç adam tüm
çaresizliğini, ona olan minnetini bir yana bırakıp ona karşı çıkar ve Mrs. C.
Bu iğrenç tartışmanın etkisiyle kumarhanede rezil olur. Ama Mrs. C. bu işe
yaramaz genç adama bağlanır ve onun her istediğini yapmaya hazırdır. Ama buna
rağmen genç adamın öfkeli çıkışı üzerine oradan kaçıp uzaklaşmak isteyen Mrs.
C. tam kırk sekiz saat boyunca yolculuk yapar ve yaşadıklarından hemen
uzaklaşmak ister. Bu etkili öyküsünü açık yüreklilikle anlatıcıya anlatan Mrs.
C. , Madame Henriette olayına kadın tutkusu düşüncesini dile getiren anlatıcıyı
bu yüzden kendine yakın hissettiğini belirtir ve ruhsal bir rahatlığa kavuşmuş
olur.