Canan Romanı – Özet, Tahlil, İnceleme - Edebiyat Araştırmaları
Son Başlıklar
Loading...

1 Eylül 2020 Salı

Canan Romanı – Özet, Tahlil, İnceleme

Canan Romanı – Özet, Tahlil, İnceleme
İlk defa 1924 yılında okuyucu ile buluşan Canan adlı roman Peyami Safa’nın ilk dönemki romanlarındandır.

Tema

# Canan adlı romanda tutkularının esiri olan, birtakım geçici hevesler peşinde koşan ve bu uğurda kutsal değerleri çiğnemeyi göze alan sonuçta da hüsrana uğrayan bir kadın anlatılmıştır.


Olay Örgüsü - Özeti

# Bir Çerkez kızı olan Canan, küçük yaşta esirciler tarafından satın alınır ve saraya satılır. Sarayda güzelliği ile dikkatleri üzerine çeken Canan, daha sonra, zengin bir aile olan Şakir Beylere verilir. Burada, evin diğer çocuklarıyla beraber ve farklı hiçbir muameleye tâbi tutulmadan büyütülür, gelinlik çağına gelince de Kâzım Bey adında bir binbaşıyla evlendirilir. Evlendikten sonra kocasıyla beraber Edirne’ye giden Canan, kocasıyla anlaşamayınca, tekrar İstanbul’a döner.
# Canan Edirne’den döndükten sonra Şakir Bey’in şirketinde çalışan Lâmi ile tanışır, kısa sürede onu kendine bağlar. Aradaki ilişkinin aşka dönüşmesi üzerine, Lâmi beş seneden beri evli olduğu Bedia’dan ayrılarak Canan ile evlenir. Lâmi’nin Bedia’dan ayrılmasında Canan’ın cazibesi kadar, Lâmi’in Bedia da dâhil olmak üzere yalı ve çevresine duyduğu nefretin payı da vardır. Çünkü o, Vaniköy’deki yalının tekdüze dekoru içinde sürdürülen hayat tarzını sevmemekte, beğenmemektedir.
# Lâmi ile Canan evlendikten sonra Kalamış’da bir evde otururlar. Ancak oturdukları ev, köşke kıyasla hayli sönük bir yerdir. Canan, evliliklerinin ilk günlerinden itibaren bu evi mesele yapar ve Lâmi’ye birtakım şikâyetlerde bulunur. Lâmi’den umduğunu bulamayan, onun aylık maaşıyla isteklerini karşılayamayacağını anlayan Canan, başka erkeklerle ilişki kurmaya başlar. Lâmi karısıyla ilgili bazı sözler duysa da bunların dedikodudan ibaret olduğuna inanır ve bunlara pek önem vermez.
# Evlilikleri böyle devam ederken, bir gün, Canan’ın annesi olduğunu iddia eden yaşlı bir kadın çıkagelir. Ancak Canan, onu reddeder ve evden kovmak ister. Lâmi kadına acıdığı için eve alır. Evde düzenlenen alışılmış toplantıların birinde, Canan’ı bir erkekle gören kadın, olayı Lâmi’ye anlatır. Bunun üzerine karısından şüphelenen Lâmi, daha sonra arkadaşı Selim ile onun gizli konuşmalarını duyar. Olayı izleyen günlerde Selim, Canan ile olan ilişkisini itiraf eder. Hatta onun sadece kendisi ile değil, birçok erkekle ilişkisi olduğunu söyler. Bu durum Lâmi ile Canan arasında kavgaya sebep olur. Kavga esnasında araya giren, ancak kızı tarafından bir kez daha reddedilen kadın, bunun üzerine kızı Canan’a saldırır ve onu öldürerek evden kaçar.
# Lâmi, Canan’ın ihanetlerinden ve ölümünden sonra yalıya döner. Yalının eskiye oranla daha viran olması bile, Lâmi için bir anlam ifade etmez. Çünkü yalı, Kadıköy- Kalamış çevresinin sahteliğine karşı, kaybolmayan güzelliklerin, saadet ve huzurun mekânıdır.

Zaman

# Canan romanında anlatılanlar 1916-1917 yıllarına denk gelir. Bunu romanda geçen “Rusya’da bir şeyler oluyor Lami Bey, Çar yolcu galiba.” cümlesinden anlıyoruz.
#Bu cümleden, romanda yaşanan olayların genel olarak Bolşevik İhtilali öncesine rast geldiğini çıkarabiliyoruz. Olayın zamanı 1916-1917 yıllarına denk gelse de Canan’ın doğumu olan 1897 Osmanlı- Yunan muharebesine kadar geriye gidilebilmektedir.
# Canan romanının birinci bölümünde yani Vaniköy’de Lami ile Bedia’nın beraber yaşadığı zamanlarda kronolojiye uyulsa da daha sonraları kronoloji yazar tarafından ihmal edilmiştir.

Mekân

# Abdullah Bey’in Vaniköyü’ndeki yalısı romanda önemli bir mekân olarak yer almaktadır. Bu yalı, Lami ile Bedia’nın önceleri mutlu olduğu ancak sonraları bu mutluluklarının bozulduğu yerdir. Lami, tekdüze hayatın simgesi olarak gördüğü Vaniköyü ve yalıyı şu şekilde anlatmaktadır:
Karakış. Akşamları son vapurun iki üç kişisiyle Vaniköyü’ne çıkar. (Bu tenha köyün vapur yolcusu hep iki üç kişidir.) Kemeraltı’ndan geçerek o kapkara insansız yola girince heybetli bir sükût. Ve taş gibi karalık. Yürüyebilmek için bu karanlıkla göğüs göğüse gelmek ve onu itmek lazım. Bu çok güçtür. Yürü. Bahçenin yer altından gelir gibi uğuldayan demir kapısını aç. Yalının görünüşü bile korkunç, pencerelerde ışık yoktur, ona doğru yürürken adımlar isyan ederler. İçeriye gir, bir hayalet: Bedia. Sakin yüzünde ince titrek bir tebessüm vardır. Bu da hüzün verir. Çıt yok. Sofra kurulur. Koltuk değneklerine dayana dayana bir kötürüm kadın gelir. Yemeği yer yemez uykuya hazırlanan bir ihtiyar daha. Sofrada konuşulacak şey o kadar azdır ki çenelerin kilidini ancak lokmalar açar (s.35).
# Vaniköyü’ndeki yalıyı bu şekilde değerlendiren Lami, bir haşyet hatırası olarak gördüğü bu yerin bunaltıcılığından kurtulmuş ve Şakir Bey’in köşkünde soluğu almıştır. Şakir Bey’in köşkü Kadıköy-Kalamış çevresinde sürdürülen modern hayatın dikkat çeken merkezi durumundadır.  Lami’yi, Bedia’dan uzaklaştırıp ve Canan’a yaklaştıran bu köşk içerisinde Canan’ın odası Lami için ayrı bir önem arz etmektedir. Lami kendisinde hayranlık uyandıran bu odayı şu şekilde tasvir eder:
Duvarda çerçevesiz yahut çarpık asılmış resimler yok. Boş bir çivi görülmüyor. Ne karyolanın altına atılmış gelişi gelişi güzel iskarpinler ne de kapı arkasına dolap topuzlarına asılmış etekler, bluzlar hatta küçük bir kurdela parçası. Karyolanın kenarında üstü kadifeli tabure bile düz konulmuş. Perdeler bir hizaya çekilmiş, köşe raflarında birbirlerine nisbetleri gözetilerek sıraya dizilen biblolarda bile itina var. Eşyanın bu intizamında kuvvetli bir şuurun, hatta riyazî bir dikkatin hakimiyeti hissediliyor (s.78).
# Canan romanı genel hatlarıyla Vaniköyü’ndeki yalı, Kadıköy’deki köşk ve çevresinde gerçekleşmiştir.

Bakış Açısı ve Anlatıcı

# Canan romanında anlatıcı her şeyi bilen, gören, olayların seyri hakkında bilgi veren anlatıcıdır. Hâkim bakış açısı denilen bu bakış açısında anlatıcı 3. şahıstır, yani bizzat yazarın kendisidir.
# Yazar eserde hâkim bakış açısının kullanmasının yanı sıra kahraman bakış açısını da kullanarak karakterlerin olaylara nasıl baktığı ile ilgili okuyucunun bilgi sahibi olmasını sağlar. Romanın başlarında Bedia için kullanılan bu yöntem sonralarında ise Lami için kullanılır.
# Canan romanında yazar diğer eserlerine göre nispeten değişik bir tutum sergiler. Yazar, mesafe ilkesine bağlı kalmadan birtakım tasarruflarda bulunarak okuyucunun kanaatini yönlendirmeye çalışır.

Şahıs Kadrosu

Başkişi

# Romanın başkişisi Canan, küçük yaşta esirciler tarafından satın alınıp saraya satılan sonra saraydan Şakir Beylerin köşküne verilen Çerkes bir kızdır. Şakir Bey tarafından Canan, diğer çocuklarından ayrı tutulmadan büyütülmüştür.
# Yaratılışı itibarıyla mağrur ve ihtiraslı olan Canan aynı zamanda süse ve mücevherata düşkün güzel bir kadındır. Bu özellikleriyle o, Şakir Bey’in köşkünde bir mıknatıs gibidir. Köşke gelen hemen her erkek ona kavuşmak, en azından onunla ilişki kurmak istemektedir. Canan paranın vaat ettiği bu istekleri geri çevirmez ve bu uğurda bazı kutsal değerleri de zedelemekten çekinmez. Neticede ise yaptıklarının hüsranına uğrar.

Norm Karakterler

# Hislerine ve tutkularına hâkim olamayan Lami, romanın önemli karakterlerindendir. İyi niyetle gerçek aşkı arayan Lami, Canan’ın büyüsüne kapılır ve gerçeklerden uzaklaşarak hayal âlemine dalar. Ancak roman sonlarında karısının kendisini birçok kişiyle aldattığını öğrendikten sonra hayal âleminden sıyrılabilen Lami, bulunduğu ortamdan tiksinerek eski ortamına yeniden döner. Lami’nin uzun bir aradan sonra tekrar Bedia’ya dönmesi, muhafazakârlığın modernliğe, geleneksel hayatın Batı hayat tarzına karşı üstünlüğü olarak görülebilir.
# Muhafazakâr ve iyi bir ev hanımı olan Bedia romandaki bir başka norm karakterdir. Namusuna ve ailesine düşkün olan Bedia dış görünüşüne pek önem vermemekte ve sade bir hayatı tercih etmektedir.

Kart Karakterler

# Canan romanında kendi çıkarlarını her şeyden üstün tutan Şakir Bey, kendi ifadesiyle kadın işlerinde ustadır. Bir kocanın karısını aldatmasının normal olduğunu, kadının da kocasını aldatması gerektiğini düşünür.

Fon Karakterler

# Canan romanında yer alan diğer şahıslar ise şunlardır: Selim, Binbaşı Kazım Bey, Abdullah Efendi, Orhan Bey, Şemsi, Perihan, Faik, Renknaz Hanım, Canan’ın annesi.


Share with your friends

Add your opinion
Disqus comments
Notification
This is just an example, you can fill it later with your own note.
Done