Köroğlu Destanında Motifler
Köroğlu Destanında Motifler
# Sembolik ve mitolojik unsurlarla
şekillenen edebî türlerin en önemlilerinden birisi de destanlardır. Destanlar,
bir köprü vazifesi görür ve geçmişten gelen birikimler bugüne, bugünden de
geleceğe aktarılır.
# Bu içerikte Köroğlu’nun doğumundan
ölümüne kadar olan serüveni sembolik değerler bağlamında incelenmiştir. Köroğlu’nun doğumu, ad alması, mezar, dağ,
mağara, kuyu gibi mekânlar; su, ağaç, rüya, yıldız, at, kurt bu içerikte
ifade edilen sembollerden bazılarıdır.
Mezarda Doğum Motifi
# Mezarda doğum motifi
denilince akla öncelikle Köroğlu Destanı’nın Doğu anlatmaları
gelmektedir. Destanın Doğu anlatmalarında, kadın bebeğine hamile iken ölür.
Hamile olan kadın, bebeği ile birlikte gömülür. Bir süre sonra da mezarda bir
erkek çocuk doğar. Çocuğa, mezarın Farsça karşılığı olan “gor”la
ilişkilendirilerek Goroglu, Göroğli gibi adlar verilir.
# Doğu anlatmalarında Köroğlu’nun
varoluş süreci korda yani mezarda doğum hadisesi ile başlar. Köroğlu
Destanı’nın temelinde yer alan bu hadise, mitolojiyle ve Şamanizmle doğrudan
bağlantılıdır. Mezar karanlık bir yerdir. Kör’ün oğlu olması, ile mezar
anlamına gelen kor’un oğlu olmak arasında bir anlam ilişkisi söz konusudur.
Körlük, mezar, karanlık, yeraltı motifleri iç içe geçmiş olan aslında
Köroğlu’nun bilinçaltı alanlarıdır.
Varlığı Ad'la Konumlandırma
# Ad verme motifine Köroğlu
Destanı’nın bütün anlatmalarında rastlanır. Köroğlu’nun adı, anlatmalarda
Ruşen, Renpul Ruşen, Röşen (Irışan), Ruşen Ali, Kencum, Goroğlu, Goroglu,
Koroglu, Kuroglu, Kürdobıloğlu olarak geçmektedir. Aydınlık, ateş, karanlık,
mezar anlamlarını veren bu isimler, kahramanın ve destanın boyutuna şekil
verir. Zira destan, karanlık ve aydınlık zıtlığı üzerine kuruludur.
# Destan kahramanı Köroğlu’nun adı öncelikle
Ruşen’dir. Ruşen aydınlık, ışık anlamlarına gelmektedir. Daha sonra aldığı isim
ise Köroğlu’dur ki bu da aydınlığın tam zıttı bir anlam içerir.
# Kör/gor adı mitolojiyle ilgilidir.
Bu mitolojik adda kahramanın, esasen genetik menşei kodlaşmıştır. Ad, yalnız
yaşla alakâdar olmayıp aynı zamanda Türk cemiyetinde sosyal statüye göre
değişen bir olgudur. Kahramanın davranışına uygun olarak ad alması, onun
bireyselleşmesine katkıda bulunur.
# Asıl adı Ruşen olan ve aydınlığı
sembolize eden kahraman, çıktığı yolculukta kahramanlığı sonucu Köroğlu adı ile
anılır. Bu dönüşüm, onun karanlık yolculuğunun aydınlık bir şekilde
neticeleneceğini müjdelemektedir.
# Karanlık, insanı aydınlığa iten bir
güçtür. Karanlıkta iken aydınlığı arayan insan, yolunu çizer ve mücadelesini bu
yolda verir.
# Aydınlık, ışık anlamına gelen adı,
onun kahramanlık sürecindeki adı olan Köroğlu arasında bir zıtlık söz
konusudur. Karanlığın, mezarın çocuğu manasını veren Köroğlu, aydınlık ve
karanlığı, yer altı ve yer üstünü, kötü ve iyi ruhları kendisinde taşır. Bu
yönüyle zıtlıktan bütünlüğe doğru bir yol çizer.
# Karanlık ve aydınlık zıtlığı aynı
zamanda mitolojide ikizler mitini hatırlatır. Mezar=karanlık=körlük’ten
aydınlığa çıkış söz konusudur. Bu unsur bir bakıma destanın da anahtarıdır.
Mekân Motifleri
# Köroğlu Destanı’nın aslî mekânı
olan Çamlıbel, Köroğlu’nun
kendi’liğini kazandığı, ben’ini keşfettiği, ölümsüzlüğü bulduğu yerdir.
Köroğlu, kırk yiğidini, kendisini tamamlayan hanımları, Ayvaz’ı hep Çamlıbel
vasıtasıyla kazanmıştır. Çamlıbel, onun güç aldığı dayanak noktasıdır. Sırtını
Çamlıbel’e dayayan Köroğlu kutsal atanın/ananın gücünden güç alır.
# Ev, kent, ülke annenin yerini tutan simgelerdir. Çamlıbel,
Köroğlu’nun yurdu yani annesidir. Onu koruyan, kollayan, kucaklayan mekândır.
En huzur bulduğu ve kendi olduğu yerdir.
# Çamlıbel/Çenlibel kelime anlamı
olarak farklı şekillerde kullanılmaktadır. çen; sis, duman anlamına, bel ise
yer anlamına gelmektedir. Yine Çamlıbel, çamlı bir yer anlamında da
kullanılmaktadır.
# Çamlıbel, Köroğlu’dur, Köroğlu ise
Çamlıbel’dir. Dağların, yeşilliklerin, sislerin arasındaki bu mekân kutsanmış
bir yer olarak karşımıza çıkar ki bu mekân bize Köroğlu’nu çağrıştırır. Doğanın
güçlerini kendisinde barındıran Köroğlu da kutsanmış bir kahramandır. O gücünü;
sırtını dayadığı dağların koruyuculuğundan, yeşilin hayat vericiliğinden,
ağacın bağlayıcılığından alır.
Dağ Motifi
# Köroğlu’nun en önemli sığınağı
dağlardır. Onun kutsal vatanı Çamlıbel de dağlarla çevrilidir. Köroğlu,
dağları; dostu, kardeşi, sırdaşı gibi görür.
# Köroğlu’nun babasının erken ölmesi,
annesinin olmaması ona ana-baba vazifesini gök ve yer ruhlarının yerine
getireceğine işarettir. Dağ, su, ağaç, mağara gibi koruyucu ruhlar, kahramanın
mitolojik kaynaklı anası ve atasıdır.
# Köroğlu Destanı’nın Azerbaycan ve
Orta Asya anlatmalarında dağın doğumdaki rolü de oldukça önemlidir. Kahramanın
kendi koruyucusu olan dağda mekân tutması, dağda olduğu sürece yenilmemesi
dağın kutsallığını göstermektedir. Köroğlu, dağları adeta kendisini koruyan bir
ana, hatta anadan daha öte bir vatan gibi görmektedir. İnsanoğlu her şeyden
vazgeçse bile en değerli varlığı olan vatanından asla vazgeçemez. Dağ da aynı
şekilde kendisine sığınanları bırakmaz. Dağ, bir ana gibi Köroğlu’na kucak
açar.
Ağacın/Ormanın Kutsallığı
# Dağ kültüyle birleşen orman kültü
evrenin merkezi konumunda olan bir mekândır. Ağaçların göğe yakın olması ile
bir iye olarak kabul edilen ormanlar eski Türklerin korunduğu, barındığı bir
yerdir. Dağların ve ormanların olduğu yerler adeta devletin merkezi
konumundadır.
# Köroğlu’nun mekân tuttuğu Çamlıbel
de merkezi konumda olan bir yerdir. Bu sebeple onun kendini kanıtladığı
Çamlıbel, eşkıyalık yaptığı bir yer olarak tanımlamaz, aksine devletin idare
edildiği, halkın yönetildiği bir idare birimi olarak kabul edilebilir.
Köroğlu’nun yaşadığı devri günümüz koşulları ile değerlendirmek mümkün
değildir. Yargı sistemi şimdiki gibi olmadığı için Köroğlu’nu kendi dönemi
içinde değerlendirmek gerekir.
# Goşabulag’ın kaynağı olan ağaç,
dünya ağacıdır. Dünya ağacı göğü, yeri ve yeraltını birbirine bağladığı için
kutsaldır. Köroğlu’nun bu ağacın altında güç, nara ve âşıklık kazanması dikkate
değerdir.
Mağara Motifi
# Bilinçaltı mekânlarından olup
kahramanın bireyleşme sürecinde onu için koruyucu anne sembolü olan mağara,
korunak, barınak ve sığınaktır.
# Kahraman, yolculuğu esnasında
kendisini olgunlaştıracak mekâna girer. Bu mekânlar kuyu, zindan, mağara gibi
karanlık yerlerdir. Tecrit edilmiş bu mekânlarda kahraman kendi iç
hesaplaşmasını yapar. Kahramanın bu mekâna düşüşü dünyaya düşüşüne benzer.
Aslında her insanın dünyaya düşüşü de kendisini ve düşüş amacını anlaması
yolundadır.
# Karanlığa düşen kahraman, aydınlığa
çıkmak için içindeki karanlıkları yok etmek zorundadır. Bu insanın içsel
huzurunu sağlaması için ona sunulmuş bir fırsattır. Önemli olan kahramanın
içindeki sese kulak verebilmesi, aklını kullanabilmesidir.
# Köroğlu, bireysel yolculuğunda
zaman zaman mağaraya gider. Saklanmak, dinlenmek, korunmak amacıyla girilen
mağaralar, kişinin kendisiyle hesaplaşma mekânıdır.
Kuyu Motifi
# Bilinçaltının sembolü olan kuyu,
karanlıklarla dolu bir dünyadır. Bu dünya, kahramanın erginleşmesine olanak
sağlayan bir mekândır. Değişimin, dönüşümün yaşanmasını sağlayan kuyu, dikey
boyutuyla içe, merkeze doğru yönelmeyi sembolize eder. Kuyu, bir bakıma yeniden
doğuşun ifadesidir. Bu doğuş, tinsel manada bir doğuştur.
# Kuyu, merkeze doğru giden
yapısıyla, bizi insanın özüne, su sembolüne götürmektedir. Hayatın kaynağı yani
özü, kuyunun dibindedir. Kuyuya bakınca önce su görünmese de dıştan içe doğru
yol alınca suya yaklaşılır.
# Dünya Hanım, Köroğlu’nun kuyudaki
zor hâline yanar ve ona acır. Köroğlu’nu kuyudan çıkarmak için bir ip getirir
ve ipi kuyuya sarkıtır. İp yani akıl olmadan kuyudan çıkmak mümkün değildir.
# Kuyuda bulunan Köroğlu’nu kurtarmak
için onun delilerinden İsabalı, belindeki kemendi Köroğlu’na atar. Köroğlu, bu
kement sayesinde kuyudan hemen çıkar. Köroğlu’nu kuyudan çıkaran bayanların
verdiği ip değil, kendi yiğidinin ipidir.
Rüya Motifi
# Halk anlatılarında karşımıza çıkan
rüya motifi, Köroğlu Destanı’nın birçok metninde yer almaktadır. Köroğlu’nun ya
da Köroğlu dışındaki kahramanların gördükleri rüyalar genellikle geleceğe dair
bilgi amaçlıdır. Ayrıca kahramanların bilinçaltında sakladıkları endişeler,
korkular, pişmanlıklar rüyalar aracılığıyla ortaya çıkar.
# Köroğlu Destanı’nda özellikle
Köroğlu’nun doğumu üzerine çeşitli rüyalar görülür. Köroğlu’nun mezarda
doğacağı, gaipten verilen bir bilgi niteliğindedir. Bu bakımdan rüya,
kahramanın öte âlemden aldığı gizli bilginin yeridir diyebiliriz.
# Köroğlu bir gece rüyasında bir
kütüğün etrafında yığın yığın toplanmış karıncalar görür. Bir ateş ile uyanır.
Rüyalar, kahramanın bilinçaltının yansımalarıdır. Birey, kendisine bile
söylemeye çekindiği duygu ve düşüncelerini bilinçaltına iter. Rüyalar ile
ortaya çıkanlar, kahramanın kendisine bile itiraf edemediği duyguların
yansımalarıdır.
# Halk arasında Ağızdan çıkmayan,
rüyada mutlaka çıkar. gibi bir inanış vardır ki bu inanışa göre insanın kendisine
bile itiraf edemediği sözler, durumlar bilinçaltında saklanan yönleriyle rüya
aracılığıyla ortaya çıkar.
Ebediyete Göç
# Destan kahramanları mücadelelerle
dolu yolculuklarını tamamlayınca bir sona doğru yol alırlar. Bu son, genellikle
kahramanın yolculuk aşamasında geçirdiği yiğitlikle bağlantılı bir şekilde
olur. Kahraman, olgunluk mertebesine ulaşmışsa ve halkın gözünde bir itibar
kazanmışsa o, ölümsüzlüğe adaydır. Kahraman ölümsüz kılınarak, bütün zaman ve
mekânlarda yeniden canlanacak, idealize edilmiş bir kahraman olarak
yaşatılacaktır.
# İntikam duygusuyla yola çıkan ve bu
uğurda amacına ulaşan destan kahramanı Köroğlu’nun sonu anlatılarda
farklılıklar göstermektedir. Köroğlu anlatılarında “Köroğlu’nun Sonu”,
“Köroğlu’nun Kocalığı” adıyla yer alan bu kolda genel temayül, Köroğlu’nun
ölümsüzlüğe ulaştığı yönündedir. Köroğlu ölmemiş, halkın nazarında abı hayattan
içerek ölümsüzlüğe ulaşmıştır. Herkesin kendisinden bir şeyler bulduğu Köroğlu
böylece her dem yaşatılmıştır.
Abıhayat Motifi
# Halk inancına göre suyun mucizevî
tarafları vardır. İnsanı ölümsüz kılar, kör gözün açılmasını sağlar, atı akıllı
bir varlığa çevirir. Anadolu’nun pek çok bölgesinde de şifalı sular halk
hekimliğine bağlı olarak tedavi amaçlı kullanılır.
# Köroğlu’nun dağdaki, Çarşamba
gecesi kaynayan bulağın ak köpüklü suyunu içip erene ve aşığa dönüşmesi, arkaik medeniyetlerde şamana çevrime
ritüelinin belirtisidir. Şamanist düşüncede seçilmiş şahsın, Şaman/Kam
olabilmesinin şartı, dağ iyesi veya yer ananın döşlerinden süt emmesidir. Şaman
olacak kişinin bu yeteneği kazanması ancak bu yolla gerçekleşir.
At Motifi
# Köroğlu Destanı’nda kahramanın
özellikleri ile onun atının özellikleri eştir. Köroğlu ve atı Kırat doğumundan
ölümüne kadar benzer bir hayat çizgisini takip eder. Her ikisinin de zayıf iken
güçlü bir kahramanlık özelliği kazanmaları, karanlıktan aydınlığa çıkmaları
(Köroğlu-mezar, Kırat-ahır), yol boyunca bütün engelleri aşmaları, ab-ı
hayattan içerek olağanüstü özellikler kazanmaları ve sonlarının benzer olması
vb. gibi hususlar, onların ‘bir’ olduklarının sembolüdür.
# Dünyadaki her şeyden, bütün
nimetlerden üstün tutulan göz, ata bedeldir. Her bir göz, ata karşılıktır. Bu
da ata verilen değeri göstermektedir. İyi atı göremeyen gözler, kör olmaya
mahkûmdur. Gözlerin kızgın, kor halinde ateş ve demirin birleşmesiyle elde
edilen kutsal güç, cezalandırma amacı ile kullanılmıştır.
# Kırat’ın yetiştirilme süreci de
önem taşımaktadır. Bu süreç, seyisin, oğlundan hiçbir yerden ışık görmeyecek
bir ahır yaptırması isteğiyle başlar. Atlar, kırk gün boyunca en ufak bir ışık
almayacak ahırda kalacak, at da burada tam bir tulpar olacaktır. Atı
olgunlaştıracak olan bu mekân, onun sahibi Köroğlu’nun olgunlaşmasıyla aynı
özellikleri taşımaktadır.
Kurt Motifi
# Köroğlu’nun doğumundan itibaren
kurdun rolü de destanda açıkça hissedilir. Onun doğumunda, bozkurt kültünün
oldukça önemli rol oynadığı görülür. Bu olgu, Azerbaycan, Anadolu ve Türkmen
anlatmalarında sistemli bir şekilde korunmuştur. Köroğlu’nun menşei kurttur, o,
kurt soyundan gelir. Azerbaycan anlatmasında da Köroğlu ile Aypara kolunda
Köroğlu’nun oğlunu kurt emzirir.
# Kurt; toprağın, vatanın koruyucusu,
kurtarıcısıdır. Bu bakımdan Çamlıbel’i koruyup kollayan Köroğlu, aslında ata
ruhunu sembolize eden Kurdoğlu’dur.
Turna Motifi
# Köroğlu Destanı’nda turnaya bağlı
olarak kullanılan motiflerden birisi de turna telidir. Turna teli; güzelliğin,
süsün, zarafetin, inceliğin sembolü olarak kadın, erkek fark etmeksizin
kullanılmaktadır. Elde edilmesi zor olan bu telin kahramana uğur getireceğine
inanılır. Ayrıca turna teli bereketin, refahın, şansın da sembolüdür. Bu
sebeple Köroğlu, adamlarını öte diyara, şans, uğur, refah, huzur ve mutluluk
getirmeleri için gönderir.
# Köroğlu, kocakarıya turna telinin
nasıl bir çiçek olduğunu, nerde bulunduğunu sorar. Kocakarı turna teli
çiçeğinin Bağdat Şahı’nın has bahçesinde bulunduğunu, Bağdat Şahı’nın bu
çiçeğin tanesini bir altına sattığını, çiçeğin kurusa bile güzelliğini
kaybetmediğini söyleyerek, gelinin başına takılan turna telinin damada gel gel
ettiğini belirtir.
Ok-Yay Motifi
# Kendi içinde bir bütünlük arz eden
ok ve yay, kahramanı sembolize etme bakımından oldukça dikkate değerdir. Ok
dikeyliği ile eril, yay ise kuşatan, saran yatay boyutuyla dişil bir ögedir.
Eril ve dişil özellikleri bir arada taşımasına bağlı olarak kahramanı temsil
eden bu savaş aletleri aynı zamanda onu tamamlayan sembolik araçlardır.
# Köroğlu Isfahan ustalarının az
bulunur metallerden üç yılda yaptıkları bir yaya sahiptir. Bu müthiş bir
silahtır. Yayadan atılan ok, ard arda duran yedi fili bir anda yere serer. Yayı
çekmek için Köroğlu’nun gücüne sahip olmak gerekir. Bu yayı ondan başkası
çekemez. Köroğlu’nun buradaki gücü, destanın arkaik unsurlarından birisidir.
Kahramanın gücüne hiç kimse yetişemez.
Kılık Kalkan Motifi
# Köroğlu Destanı’nda savaş aletleri,
iki medeniyet arasındaki farklılıkları sembolize etmektedir. Kılıç ve kalkan
Doğu’yu, doğunun hak, adalet ve dürüstlük savaşını, maneviyatı sembolize
ederken, Avrupa’da teknoloji ilerledikçe çoğalan top ve ağır silahlar da
Batı’yı, Batı’nın bütün kutsallığı silen ve maddeye tapan yüzünü
simgelemektedir.
# Köroğlu Destanı’nda sembolik
oluşumu ile kılıcın olağanüstü bir özelliğe sahip olduğunu görürüz. Mısrî
kılıç, gökten inen yıldırım taşından yapılmış bir alettir. Kılıcın taşının
gökten inmesi Göktanrı inancı ile ilişkilendirilebilir. Gökten gelen kutsanmış
taş, kılıca da kutsallık verir. Bu kutlu kılıç da kahramana verilmiş bir güç ve
olağanüstülük olarak kabul edilir.
Tüfek Motifi
# Tüfek, demirden yapılmış soğuk bir savaş aletidir. Destanın
son kolunda geçen tüfek, Köroğlu için trajik bir son hazırlamıştır.
# Köroğlu mertliği, tüfek ise
namertliği sembolize etmektedir. Yiğitlik, uzaktan ateş etmekle öldürmek değil,
er meydanında kolunun gücü ile düşmanı yenmektir. Yiğitliğin ölümü, Köroğlu’nun
sonu ve genel anlamda kahramanlık döneminin sonu, aşk destanlarının revaç
bulduğu dönemdir.
Yıldırım Motifi
# İnsanoğlu en arkaik dönemlerde doğa
ile iç içe yaşarken doğada meydana gelen olayları anlamlandırmakta güçlük
çekmiş; şimşek çakması, yağmur yağması, güneşin açması gibi olaylardan bazen
korkmuş bazen de onları Tanrı’nın bir işareti olarak kabul etmiştir.
# Yıldırım, üretme ve yok etme
şeklinde çift yönlü gücü temsil eder. Buna hayat veya ölüm gücü de denilir.
# Ruşen, çocukken oyun oynadığı
sırada yerde bir taş bulur. Taş küçük olmasına rağmen çok ağır ve ışıltılıdır.
Ruşen, taşı bir buzağıya atar. Taş, buzağıya değmez ancak taşın ışıltısı ve
ateşi buzağıyı yakıp öldürür. Ruşen olayı babasına anlatınca, babası o taşı
bulup getirmesini ister. Ruşen’in getirdiği taş, gökten düşen yıldırım
parçasıdır. Yıldırım, bir bakıma Tanrı’nın mesajıdır. Bu bakımdan yıldırımın
düştüğü yer kutsal bir yer olarak kabul edilmektedir.
Ateş Motifi
# Bütün varlıkların özü olarak kabul
edilen ateş, anasırı erbaa’nın en önemli unsurlarından biridir. Hem hayat
verici hem yok edici özelliklerine bağlı olarak zıtlık içeren ateş, en eski
tarihî dönemlerden beri tapılan, saygı duyulan ve korkulan bir ögedir.
# Kor-oğlu’, ateş(in)-oğlu anlamına
gelmektedir. Kor; kızgın, kor halindeki ateş parçasıdır. Bu haliyle o, ışık
yani kutsallık saçan ateşin oğludur. Buna bağlı olarak ateşin özelliklerine
uygun bir kişiliğe sahiptir. O, ateş gibi korkulan, saygı duyulan, kutsallık
atfedilen bir destan kahramanıdır. Ateşin yok edicilik özelliği ile Köroğlu’nun
düşmanlarını yok etmesi arasında da bir paralellik söz konusudur.
Ak-Kara Motifi
# Hayatın aslî renkleri olan ak ve
kara/beyaz ve siyah, bütün zıtlıkları ve hayatın bütün renklerini kendisinde
toplayandır. Dikkat edilirse birbirine taban tabana zıt olan bu renkler aynı
zamanda birbirlerini en iyi gösteren renklerdir.
# Siyah kötülüğü, karanlığı, boşluğu,
savaşı, yası simgelerken; karşısında iyiliği, aydınlığı, barışı, saflığı
simgeleyen beyaz vardır. Bu olumlu niteliklerin rengi olan beyaz bütün
renklerin de özüdür. Her şeyden arınmış olan kimseyi sembolize eder.
# Köroğlu Destanı’nda da ak ve kara
renkleri olumlu ve olumsuz anlamlarıyla kullanılmaktadır. Köroğlu’nun ağ
bulaktan ölümsüzlük suyu içmesi, ak atının olması, ak saçlılar tarafından
yardım görmesi, aydınlıkta olması onun kutsal bir kimliğe büründüğünü ve olumlu
özelliklerle şekillendiğini göstermektedir.
Aydınlık-Karanlık Motifi
# Göksel bir motif olan ışığın
gökyüzünü, karanlığın ise yeraltını temsil etmesi oldukça mühimdir. Işığı fark
etmek için karanlıkta kalmış olmak gerekir. Karanlığın ne olduğunu anlamak için
de ışığı bilmek gerekir.
# Köroğlu Destanı’nın asıl unsuru ve
oturduğu temel aydınlık-karanlık zıtlığı ve bu zıtlığın, kahramanın şahsında
birleşerek hayatın kendisini özetlemesidir. Köroğlu, karanlık bir mekân olan
mezardan aydınlık dünyaya çıkar. Köroğlu zaman zaman karanlık mekânlara girse
de onun yolu daima aydınlıktır. Onun bu gelişi insanın yolculuk serüveninin
özetidir.
Güneş - Ay Motifi
# Güneş, her şeye ışık tuttuğu, hem
hayır hem de şer vasıfları taşıdığı, tanrısal kudretleri topladığı gibi
birtakım ruhlara da sahip olduğu için tanrılar üstü bir tanrı olarak
nitelendirilir. Ayın, göktanrıları arasında önemli bir yerinin olduğu inanışı
oldukça yaygındır.
# Köroğlu, mitolojik anlamda
Tanrıoğlu fonksiyonu ile karşımıza çıkar. O, batan Ay’ın doğan Güneş’in
sembolüdür. Köroğlu’nun mezarda doğması aslında batan Ay ’ın doğan Güneş’i
selamlaması olarak değer kazanır. Nitekim mezar karanlığı simgelediği için
Güneşin de karanlıklardan doğması yeni bir anlam kazanır.
# Bütün bunlar batan Ay ve doğan
Güneş paradigmasında şekillenen destanın M.Ö. 3000 yılıyla bağdaşan Ay merkezli
inancın etkili olduğu görüşlerine ağırlık vermeye olanak tanır. Batan Ay ve doğan
Güneş ikilisi kahraman ve anası olarak kişileştirilmiş bu eski mitolojik zıtlık
yeni bir başlangıcın habercisi olmuştur.
Yer Altı - Yer Üstü Motifi
# Yer altı karanlıkların,
bilinmezliklerin olduğu bir âlemdir. Yer altı destanda öncelikle Köroğlu’nun
yerin altında doğup yeryüzüne çıkışıyla başlar. Yeraltından yeryüzüne dikey
boyuttaki çıkış serüveni kahramanın ve destanın da özeti durumundadır.
# Yerin altı karanlık, körlük, mezar
gibi bilinmeyen bir mekânın bilinçaltının sembolüdür. Kahramanın bu noktadan
bilinç seviyesine çıkması aydınlık, doğum, Ruşen adlarıyla ilintilidir. Destan
da bu zıtlıklar üzerine kurulan bir dengenin göstergesidir.
# Köroğlu yer altından yer üstüne
sıçramalar yapan olağanüstü bir kahramandır. Ancak bu geçişlerinde muhakkak bir
rehbere, yardımcıya ihtiyaç duyar.
Yerin
altı Şamanizm inancına göre kötü ruhların bulunduğu yerdir. Bu sebeple
genellikle cezalandırma mekânı olarak karşımıza çıkar. Köroğlu da Türkmen
anlatmasında yer altı krallığına gider. İçsel yolculuğunu tamamlamamış olan
kahraman, kutsal değerlere zarar verdiği için bilinçaltına, kendisiyle
hesaplaşmak üzere yönlendirilir.
# Aga Yunus’un kız kardeşi yeraltında
yaşamaktadır o, bir devin karısıdır. Köroğlu onun yardımıyla yerüstüne çıkar.
Bilinçaltının karanlıklarına hapsolmuş Köroğlu’nu, bilinçaltı mekânından
çıkaran animasıdır.
Elma Motifi
# Elmanın sembolik görüntüsü
anlatılarda karşımıza evlat sahibi olma, evlenme ve düğün âdetlerinde,
cenaze merasimlerinde, ölümsüzlük ilacı olarak, çeşitli hastalıkların
tedavisinde çıkar. Özellikle de evlenme âdetleri içinde değerlendirilen saçı
geleneği anlatılarda karşımıza çıkan şekline benzerdir.
# Köroğlu anlatmalarında da eş
seçiminde olmasa bile yiğit seçiminde elma belirleyici bir unsurdur.
Köroğlu’nun beraber yol yürüyeceği kahramanı seçerken başına koyduğu elma, ona
uyguladığı bir sınavdır.
# Azeri anlatmasına göre Köroğlu’nun
ününü duyan Nahçıvanlı Demircioğlu Çamlıbel’e gelip Köroğlu’nun yanında kalmak
ister. Köroğlu da Demircioğlu’nun yiğitliğini sınar. Başına bir elma, elmanın
üstüne de bir yüzük koyup yüzüğün içinden seksen ok geçirir ve Demircioğlu’nu
yanına alır.
Yüzük Motifi
# Dişiliğin sembolü olan yüzük aynı
zamanda bağlılığın, birlikte sonsuzluğa atılan adımın da işaretidir.
#Köroğlu, karısını sınamak için
yüzüğünü verdiği yaşlı Gürcü çobanı Çamlıbel’e yollar. Yüzük eşler arasındaki
bağlılığın simgesidir. Köroğlu da karısının kendisini bekleyip beklemediğini
anlamak için onu bir sınava tâbi tutar. Bu imtihan ile, kendini yolculuğu
esnasında kanıtlayan kahraman, şimdiden sonra diğer yarısı olan eşinin kendini
kanıtlamasına olanak tanır.
Yıldız Motifi
# Göğün ve gökte bulunan varlıkların
kutsal kabul edilmesi, yıldızların da kutsal olarak düşünülmesini sağlamıştır.
İnsanların gök cisimlerine inanmaları, yaralarının da onun altında sağalacağını
düşünmelerine sebep olmuştur. Yıldızın hareketleri ve durumu ile insanın yaşam
tarzı arasında bir paralellik söz konusudur.
# Köroğlu Destanı’nın Azerbaycan
anlatmasının Paris nüshasına göre, Mirza, oğluna, Çarşamba gecesi bulağın
yanına gitmesi gerektiğini, kendisine ait nücum kitabındaki duayı okuyup,
gözlerini biri mağripte diğeri maşrikte olan iki yıldıza çevirmesini söyler.
Nücum kitabındaki duayı okuduğu zaman iki yıldızın birbirine yakınlaşacağını
ifade eder. Yıldızlar yakınlaşınca da bulağın suyundan ağ bir köpüğün
çıkacağını dile getirir. Bu köpüğün kör olan gözlerini açacağını bilen Mirza,
oğlundan köpüğü getirmesini ister. Köroğlu denilenleri yapar. Yıldızların
çarpışmasıyla oluşan köpüğü, gençliği nedeniyle düşünmeden kendisi içer.
Ayna Motifi
# Var olanı birebir aksettirme
özelliğine sahip olan ayna, sembolik açıdan önemli bir nesnedir. Aynadaki
görüntü, görüntü sahibinin cevherinin bir sembolüdür.Aynaya bakılarak
gelecekten haber alınır. Ayna, aydınlık, geleceği parlak, baht açıklığı
anlamına gelir.
# Köroğlu, karısı Aga Yunus’la
ayrılırken ona dünyaya bakıp olup biteni görebileceği büyük bir ayna verir.
Örnekte görüldüğü gibi, ayna geleceği gösteren bir nesne konumundadır.
# Özbek eş metnine göre Köroğlu’nun
torunu Ravşan, büyülü bir aynada Şirvan ülkesinin hükümdarı Kara han’ın kızı
Zulhumar’ın yansımasını görür ve ona âşık olur. Aynanın, dünyanın farklı
yerlerinde olan biteni gösterdiği ve kahramanların ayna aracılığıyla
birbirlerinden haberdar oldukları görülür.
Hızır Motifi
# Halk arasında zor durumda
kalanların, sıkıntıya düşenlerin yardımına yetişen Hızır’dır. Özellikle de
yolda kalanların, sıkıntıya düşenlerin, darda olanların imdadına yetişen
kurtarıcı unsur daima Hızır olmuştur. Hızır, evrensel anlamda yardımın ve
iyiliğin sembolüdür. Hızır, gösterdiği özelliklere bağlı olarak veli, keramet
sahibi kimse olarak algılanır.
# Sevgilisini arayan Köroğlu’na yol
gösteren ve tavsiyelerde bulunan bir tepe üstünde görünen “dadü”, yani yaşlı
kişi, aslında dar zamanlarda yardıma gelen Hızır’dır. Hızır, zamanlar arasında
yolculuk yapan bir kurtarıcıdır. Farklı zaman ve mekânlarda renk ve şekil
değiştiren Hızır, kahramanın hamisidir.
Kafdağı Motifi
# Kafdağı, devlerin, perilerin evi
olarak kabul edilip, yeryüzünü kuşatan ve göğü alttan tutan bir sur gibi
görülür. Kafdağı bütün yeryüzünü kuşatan bir dağ olarak tasavvur edilmektedir.
Masal motifi olarak kabul edilen Kafdağı, aynı zamanda bütün yeryüzünü
birleştiren yönüyle mitolojik bir dağdır.
# Köroğlu’nun karısı Aga Yunus,
Köroğlu’ndan ayrılınca Kafdağı’na gider. Kazak eş metnine göre Köroğlu bir gün
bozkır geyiğini kovalar ve Gülnar adında bir büyücü periyle karşılaşır. Gülnar,
Köroğlu’nun yüz yirmi yaşını doldurduğunda göğe yükseleceğini bildirip onunla evlenmek
istemez. Köroğlu onu her yerde devlerin ve perilerin barınağı olan Kafdağı’nda
bile arar ama bulamaz. Sonunda Köroğlu, Ayvaz’ı Gülnar’ı aramak üzere gönderir.
Ayvaz, Gülnar’ı Irambağ’da (Cennet Bahçesi) bulur.
Yer Altı Motifi
# Karanlık, bilinmezlik, dibi
görünmeyen yönleriyle kahramanın bilinçaltını sembolize eden yer altı,
kahramanın geri plana ittiği duygu ve düşüncelerini içeren bir alandır.
# Köroğlu’nun bir oğlu olur. Oğlan
büyür, yeraltı krallığındaki insanların dilini anlamaya başlar. Babasının yer
üstünün insanı olduğunu ifade eder.
# Aga
Yunus’un kız kardeşi yeraltında yaşamaktadır o, bir devin karısıdır. Köroğlu
onun yardımıyla yerüstüne çıkar. Bilinçaltının karanlıklarına hapsolmuş
Köroğlu’nu bilinçaltı mekânından çıkaran animasıdır.
Dev Motifi
# Dev, kahramanın ötelediği ve
yüzleşmeye çekindiği bilinçaltı korkularıdır. Dev, ejderha, cadı vb. masallarda
daima bu yönleriyle karşımıza çıkarlar.
# Masal dünyasında mitolojik bir
unsur olarak karşımıza çıkan dev, genellikle kahramanla dost olur. Bu durum
insanın bilinçaltında bastırdığı duygu ve düşüncelerinin tanınması ve onların
ilkel gücünden güç kazanılması anlamına gelmektedir. İnsan ruhunun olgunluk
aşamasında ulaştığı son noktadır.
# Aga Yunus’un kız kardeşi yeraltında
yaşamaktadır o, bir devin karısıdır. Köroğlu onun yardımıyla yerüstüne çıkar.
Devler gelip kahramanı Çamlıbel’e arkadaşlarının yanına götürür. Köroğlu’nun
yeraltındaki yaşamı, destanın tarihî katmanından daha çok masal motifine
uygundur. Ancak bu masal motifleri sembolik ve mitolojik bağlamda
değerlendirildiğinde anlatılara ışık tutmaktadır. Yerin altı bize bilinçaltını,
karanlıklar ülkesini, yadsınan ben’imizi yansıtmaktadır. Dev ise bilinçaltında
kahramanın tanımladığı ve uzlaşabildiği gölgesidir.
Peri Motifi
# Köroğlu, önce periler padişahının
kızı Ağa Yunus’la, daha sonra da kahraman kız Harman Deli ile evlenir. Ağa
Yunus gökle veya efsanevi Kufi Kafdağı ile ilişkilidir. Bu varlık bazı
özellikleriyle Oğuz Destanı’ndaki gök kızını hatırlatır. Harman Deli ise yer
kızını sembolize eder. Köroğlu gök ve yer unsurlarını bir arada barındıran
kahramandır. Köroğlu’nun perilerle evli olması onu kutsallaştırmaktadır.
Büyü Motifi
# Doğa kanunlarına karşı gelinerek
yapılan birtakım işlemlere ve uygulamalara büyü adı verilir. Büyü ile
olağanüstü değişimler gerçekleşir. Her insan büyü, sihir aracılığıyla
birdenbire kendini, çevreyi değiştirmeyi ister. Bu değiştirme ve dönüştürme
isteğini şaman mitlerinde aramak yerinde olacaktır.
# Daha çok masal motifi olarak
bildiğimiz büyü, büyü yapma, Köroğlu Destanı’nda karşımıza çıkmaktadır.
İnsanların çaresiz kaldıkları durumlarda büyüye başvurdukları, büyü ile
imkânsız durumları olabilirlik durumuna getirdikleri görülmektedir.
Kılık Değiştirme Motifi
# Şekil değiştirme motifi, özellikle
efsanelerde, destanlarda, masallarda ve halk hikâyelerinde şekil değiştirme
hadisesinin insanlar ve hayvanlarda sıkça karşımıza çıkan bir durum olduğunu
belirtebiliriz. Kahraman bazen zor bir durumdan kurtulmak, başı sıkıştığı bir
anda bulunduğu konumdan kaçmak bazen de bir işin üstesinden gelmek amacıyla
şekil değiştirerek serüvenine devam eder. Bazı durumlarda ise şekil değiştirme,
kahraman için karşılaşmak istemediği kişi ve olaylar karşısındaki çıkış
yoludur.
# Köroğlu bir âşık elbisesi giyip
omzuna da bir saz asar. Köroğlu kılık değiştirerek derviş kılığına bürünür.
# Köroğlu’nun kılık değiştirdiği
zaman derviş, atının da derviş atı olmasında savaşçı kimliklerini gizlemeleri
yatmaktadır. Çünkü dervişler dünya işlerinden el etek çekmiş, savaşla beyle
ilgisi olmayan kişilerdir. Bunun yanında Köroğlu girmek istediği bir yere
derviş kılığına girerek gidebilir. Çünkü her ne olursa olsun bütün kapılar
derviş gibi din büyüklerine açılır. Köroğlu da bu kimlikten faydalanmaktadır.
Kel Kılığına Bürünme ve Keloğlan motifi
# Kel olma motifi, maddi ve manevi
gücün, aklın, yol göstericiliğin, adaletsizliğe karşı olmanın sembolüdür. Bu
sembolik anlamlarının yanında kel kılığına girmenin altında kendini saklama,
kaçma, maskeye bürünme, gizlenme anlamları yatmaktadır.
# Köroğlu, Keloğlan kılığına girerek
kendisini gizler. Nitekim Şimşek de halk anlatılarının sonunda Keloğlan
kılığına bürünen kahramanın hedefine ulaşarak tekrar gerçek kimliğine
döndüğünü ifade eder.
# Köroğlu’nun kel kılığına girmesi
hadisesi dışında destanda karşımıza çıkan bir unsur da Keloğlan’ın masal motifi
olarak görünmesidir.
# Köroğlu’nun Keçel’e karşı durması,
mitolojide yazla kışın, sıcakla soğuğun, hayatla ölümün mücadelesini aksettirir