Üvercinka Üzerine - Edebiyat Araştırmaları
Son Başlıklar
Loading...

23 Şubat 2022 Çarşamba

Üvercinka Üzerine

Üvercinka, Cemal Süreya’nın şiirinin özelliklerini üzerinde taşıyan, edebî camiada ilk sınavını verdiği, gerek eleştirmen, gerek şair ve okuyuculardan tam not alan bir kitap olmuştur. Kendisinin de söylediği gibi, her şairin ilk yapıtı, bir kumaşın ilk metresi gibidir. Şair bütünüyle o ilk yapıtta, ilk dizelerde saklıdır. Gerisi boş laf. Lirizmle ve humourun, erotizmle ve toplumsallığın bir şiirde birbirini kucaklamasını göstererek, yeni şiir ve yeni insanı bize tanıtmıştır.


Üvercinka  İsminin Anlamı/Üvercinka Ne Demek?/Üvercinka Nedir?

Türkçe güvercin sözcüğüne dayanan bu ad Slav kadın adlarına gelen -ka küçültme ekiyle genişletilmiş, böylece güvercin tasarımıyla birlikte Slav kadınlarını anımsatan tasarımları da yansıtır olmuştur.

Cemal Süreya, bir dergiye verdiği röportajında “üvercinka” sözcüğü için, “güvercinin barışı ve sevgiyi simgelediğini, ilk harfinin kaldırıldığında üvercin kadın adlarının bazı yörelerde aldığı “ka” takısıyla üvercinka halini aldığını belirtiyor.”

Şair başka bir röportajında da bu sözcüğü şöyle açıklamaktadır: “Üvercinka anılması güvercinle karışık bir ad. Bir kadın adı. Barışa, aşka, dayatmaya dönük bir kavram.”

Üvercinka Eseri Kimindir? Kime Aittir?Türü Nedir?Fiyatı Ne Kadar?

Üvercinka Cemal Süreya’nın  eseridir. Üvercinka, 1959’da Cemal Süreya’ya Arif Damar’ın İstanbul Bulutu'yla Yedi Tepe şiir ödülünü kazandırır.  Eser şiir türündedir. Kitapta, tarihten ziyade coğrafî adlara gönderme vardır. İstanbul, bireyin günlük yaşantısı içinde verilirken, Afrika gibi kara kıta da; zulme, açlığa ve yoksulluğa maruz kalmasıyla şiire konuk olur. Küçük insanın yaşantısına değinme, Garip şiirinin esintilerini yansıtmakla birlikte, modern dünya içerisinde şekillenen bireyin profilini çizmektedir. Kitabın piyasa fiyatı ise ortalama 5-9 tl arasında.

Üvercinka Ne Zaman Yazıldı?

Cemal Süreya’nın bu ilk şiir kitabı, Şubat 1958’de Yeditepe yayınları arasında çıkar. Kitapta, 1953-1957 yılları arasında yayımladığı şiirlerden sadece yirmi dokuzuna yer verir. Bunda kendince kusurlu gördüğü şiirlerinin olduğunu düşünmesi ve edebî sahaya usta bir şiir görgüsüyle çıkmak istemesi etkili olmuştur. Sonraki baskılarda “Şiir”, “Sürek Avı” ve “Gazel” başlıklı şiirleri de eklenerek kitapta otuz iki şiir yer edinmiştir.

Üvercinka Şiir  Hikayesi /Öyküsü

Üvercinka adından başlayarak değişik, yeni, şaşırtıcı şiir örnekleriyle doludur. Şair, Üvercinka sözcüğüyle hem kitabın içeriği, hem de dili hakkında ipuçlarını vermiş olur. “Neden Üvercinka?” sorusuna şöyle cevap verir: “Üvercinka anılması güvercinle karışık bir ad. Bir kadın adı. Barışa, aşka, dayatmaya dönük bir kavram: Kitaba ad olarak seçmeme gelince bunun iki nedeni var. Birisi belli: Günümüz şiiri ve bu arada benim şiirim kelimeyi zorlayan bir şiir. O adla şiirimi özetlemiş ya da bir parça belirtmiş oluyorum. Şiirimden ufak, ama anlamlı bir kesit vermiş oluyorum galiba. İşin ikinci nedeni son derece özel, salt günlük yaşamama ilişkin bir şey.”

Üvercinka Kitabının  İçeriği

Aşk ve cinselliğin, diğer şiir kitaplarına göre en fazla yer aldığı kitaptır Üvercinka. Aşk; ruhsal ve bedensel bir bütünleşmeyle yaşanan, mahremiyeti ortadan kalkan, sınırsız coğrafyalara taşınan duygudur artık. Kadın bedeni parçalara ayrılarak birey, dış dünyada yaşadığı yalnızlığını, uzuvlara mülkiyet hakkı tanıyarak gidermeye çalışır.

Beden, ferdî sığınma yeri olmanın yanı sıra, üzerinden toplumsal konularında konuşulduğu bir düzlemdir. Kitabın şaşırıcı tarafı, erotik bir görüntünün içinde toplumsal konulara geçiş yapılmasıdır. Cinsel etkinlik sırasında; Afrika unutulmaz, toplumsal kurallar masanın üstüne bırakılır, utanç duvara asılır.

Toplumsal konular, ihmal edilmeden, ama alışılmışın dışında verilir: “Toplumsal ya da toplumcu bir yön var benim şiirlerimde. Ama doğrudan doğruya değil de dolaylı olarak. “Bun”, “Kanto”, “Üvercinka”, “Hamza Süiti” gibi şiirlerde bunları daha belirgin olarak göreceksiniz. Kitabın aşk şiiri yönünün ağır basmasına gelince, o tip şiirlerimde daha bir başarı sağladığımdan seçmede en çok öyle şiirleri bir araya getirdim de ondan.

Şiirlerdeki lirizm ve humourun yan yana olması da, bu yeniliğin diğer bir kanadıdır. Değişen tonlar okuyucuda/dinleyicide bir sarsma, bir irkilmeyi oluşturmak üzere kurulmuştur. Cemal Süreya bunu kasıtlı olarak yaptığını ve Üvercinka'yla Türk şiirine ne kattığını şöyle dile getirir: “Üvercinka'yı bir kelimeyle özetliyorum: şok. O kitaptaki çok şiirimde şok etkisi aradım. Sonra dile büyük bir yaslanışım var. Humour var. Kusurlu şiirler, biliyorum. Kusurlu olmalarını istedim.” Humour ve lirizmin bir arada verilmesini Üvercinka'yla başlatan Cemal Süreya, diğer şiir kitaplarında da bunu sürdürmüştür.

Üvercinka Kitap Yorumları

Üvercinka henüz çıkmadan, Muzaffer (İlhan) Erdost Pazar Postasında, Cemal Süreya’nın okur nezdinde popülarite kazandığına, Nurullah Ataç’ın bu beğeniden hoşlanmadığına ve okurun çıkacak olan Üvercinka'’da yeni değerleri bulacağına ve bunları yadırgamayacağına dair görüşlerini belirtir. Çoğu şair ve eleştirmenlerin beğenisini kazanan kitabın (İkinci Yeni şiirine yöneltilen eleştirilerin yoğun olduğu bir dönemde) altı ay gibi kısa bir sürede ilk baskısı tükenir.

 İkinci Yeni şiirini eleştiren eleştirmenlerin başında gelen Asım Bezirci de, bu akımın isim babası olan Muzaffer (İlhan) Erdost’un Cemal Süreya’yı güçlü bir şair olarak itham etmesini abartılı bulduğunu, ancak Üvercinka’yı okuduktan sonra fikrinin değiştiğini belirterek kitabın birkaç kez baskı yapması üzerine “İkinci Yeni doğuşunun 1967’ye değin de 12 yıl geçmiştir, bu da az bir zaman değil. Acaba neden, Cemal Süreya bir yana, İkinci Yenilerden hiçbirinin kitabı bu süre içinde bir basım yapmamıştır.” sözleriyle Cemal Süreya’nın şiirlerinin okurla buluştuğuna dikkat çeker.

Üvercinka'yı bir kuşağın şiir kitabı olarak niteleyen Orhan Duru, şiirlerdeki şaşırtma ve ton değişikliğinin, okurun alışık olmadığı bir tarz olduğunu belirterek şairin temayla da insanın derinliğine indiği tespitinde bulunur: “Cemal Süreya bizi şiirleriyle şaşırtmak istiyor. Bu atlamalar, sıçramalar belki bunun için kendini aşk şiirine veren okuyucunun rahatını bozmak “dinamik”lemek için. Cemal Süreya kimseyi kırmak istemeyen bir şairdir. Kavgadan kaçınır görünüşe göre... Cemal Süreya’nın fantezi düşkünlüğü, alaycı deyişi, okuyucuyu yadırtgamadan şaşırtmak istediği açıktır. Bunlarda insancıl noktalar bence. içimizdeki fantezi isteğine karşılık veriyor.

Orhan Duru’nun yazısına karşılık olarak Muzaffer Erdost, Üvercinka'nın şaşırtıcılığını temadan ziyade kurguyla gerçekleştiğini düşündüğünden, kitabın yeni şiir anlayışını öne çıkardığını belirtir: “Cemal bir ara aşk şiiri ile çarpışan toplum şiirini alt alta getirerek okuru şaşırtıyor, böylece iki kutbun alt alta gelmesiyle -bir bakıma kolaylıkla- şiire kapalı-açık bir hava katıyor... Bütün bu gelişmeler Orhan Duru’nun dediğinin aksine bir insan anlayışının değil de şiir anlayışından oluyor.”

Orhan Kâhyaoğlu da, Üvercinka’daki şiirlerden hareketle insanın karmaşık yapısını göz önüne getiren şairin ilk Cemal Süreya olduğunu belirtir. Ayrıca 1950’lerle birlikte gelişmeye başlayan birey olma sorununun da en sivil biçimiyle Cemal Süreya’nın şiirinde bir karşılık bulduğunu düşünür. Ona göre İkinci Yeni’nin simgesi olan bu kitabın önemli ayrıcalıkları var: “En başta geniş anlamda bu dönemin şiirinin özelliği olarak algılanan deformasyon, anlamsızlık ya da gerçeküstücülük imajlarının Süreya’nın şiirinde tam karşılığının bulunmadığı açık.”

Enis Batur kitabı, imge düzleminde sağladığı başarıdan dolayı İkinci Yeni’nin dört dörtlük bir eseri olarak kabul eder. Ayrıca Cemal Süreya’nın hem yerli, hem de yabancı kaynakları çok iyi özümsediğini dile getirerek, köklü bir yeni şiir geleneği kurduğunu söyler. Ona göre Üvercinka, Cemal Süreya’nın bütün şiir kitaplarının programını üzerinde taşıyan bir eserdir: “Üvercinka'nın getirdiği ironiye kuyumcu terazisinde eğilmek gerekir: Tatlı, bir dem hüzünlü, bir dem savruk, hep zekâ küpü bir bıyıkaltı. Cemal Süreya, en iyi anahtarı kendi vermiştir: Ölmüş babasını düşünürken hamamda gözüne sabun kaçar. Orhan Veli’nin gündelik hayata dalışını izler Üvercinka, ama ondan imgeleri kullanışındaki geometrik örgüyle ayrılır. Aslında, alayın bütün sıkalasını kateder Cemal Süreya ve kendi altın ayarında karar kılar. Her ilk kitap gibi, daha doğrusu her “majör” şairin ilk kitabı gibi bütün programı taşır Üvercinka: Dizin için sonuna beklemeye gerek kalmamıştır. Ne demeye gelir bu? Cemal Süreya, ilk kitabıyla bir yol açıcı olma ünvanına hak kazanan seyrek şairler arasına oturur.

Üvercinka Şiiri


Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
                         Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
                          Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Bir çok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
                           Afrika dahil

Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum, boynunu kimse benim kadar değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
                             Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde özgürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı, değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek pasajında akşam üstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
                     Afrika hariç değil..

Cemal Süreya

Üvercinka Şiir Tahlili / Üvercinka  Şiir İnceleme/ Üvercinka Analiz

Cemal Süreya’nın ilk kitabına adını veren “Üvercinka” adlı şiiri, kadını ve aşkı ön plana çıkarması bakımından dikkate değer bir yapıdadır. Bu şiirde anlatıcı, kadının dişiliği ile sosyal kimliğini birleştirir:

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma Yatakta yatmayı bildiğin kadar”
Üvercinka’da kadının bir bütün olarak ele alındığı bölümlerde, anlatıcı aşkının gerekçelerini de kadının sosyalitesi üzerine kurar. Aşkı sunduğu özne, bu yönüyle donanımını gerçekleştirmiş, sosyal bir bireydir. Kent yaşamına ayak uydurmuş ve geçimini emeğiyle sağlayan ancak gücü ve direnciyle anlatıcı üzerinde olumlu etkiler bırakan şiir öznesi, bu yönleriyle idealize edilmiş bir tip olarak çıkar karşımıza:

“Senin bir havan var beni asıl saran o Onunla daha bir değere biniyor soluk almak Sabahları acıktığı için haklı Gününü kazanıp kurtardı diye güzel Birçok çiçek adları gibi güzel En tanınmış kırmızılarla açan”
Burada anlatıcı, kadının üzerinde bıraktığı etkileri sıralar. Aşkı neden- sonuç ilişkisi içinde gösterir. Anlatıcı aşkın argümanlarını sıralarken kadını kendi kimliğinden soyutlamaz. Var oluşunu sebeplendirir. Kadın hem içsel hem de dışsal özellikleri bakımından idealdir. Fiziksel özellikleriyle tinsel özellikleri birbirine paralel gider. 

"Şâir, sevgilisini uzun boynu ve güzel saçları :

"Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor”

yatakta yatmasını bilmesi ve aydınca düşünmesi:

"Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler”

hür, serbest ve cesur olması bakımından değerlendirir:

"Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil”

Burada, birçok özellikleriyle reel bir varlık olarak gözüken kadının, hüviyet değiştirerek, bir sembol haline geldiğini görüyoruz. Sonuncu parçada onun "padişah gibi cesareti” övülüyor, fakat "Çiçek Pasaj”nda kadeh kaldırır­larken duydukları yoksulluk hissi, diğer kısımlarda olduğu gibi, Afrika dahil, bütün dünyaya yayılıyor.

Sizler de bu yazı hakkındaki görüşlerinizi yorumlarda belirtebilirsiniz. Görüşünüz bizim için değerlidir.

Share with your friends

Add your opinion
Disqus comments
Notification
This is just an example, you can fill it later with your own note.
Done