Genç Kız Kalbi Romanı Özeti - Edebiyat Araştırmaları
Son Başlıklar
Loading...

21 Şubat 2022 Pazartesi

Genç Kız Kalbi Romanı Özeti

# Bu içerikte Mehmet Rauf’un Genç Kız Kalbi isimli romanı özetlenmiştir. Roman özeti aktarılmadan önce roman hakkında ön bilgiler verilmiştir. Keyifli okumalar.

Genç Kız Kalbi Romanı Hakkında Bilgi

# Genç Kız Kalbi, şahısların psikolojik tahlillerine yer veren, Mehmet Rauf’un Servet-i Fünûn topluluğu dışında kaleme alıp, 1912 yılında Servet-i Fünûn topluluğunun mecmuasında tefrika edilmiş ve aynı yıl kitap halinde basılmış romanıdır. Romanın başkahramanı Pervin’in günlüklerinden oluşur.

# Roman hayallerle gerçekliğin çatışmasını ve bu çatışmanın insan üzerindeki psikolojik etkilerini irdeler. Genç Kız Kalbi, hayallerle oluşan bir beklentinin, gerçekliğin acı ve yıkıcı yönüyle karşılaşması durumunu anlatır.

# Roman kahramanı, hayal ettiği her şeye ulaştığını düşündüğü anda gerçekle yüz yüze gelmekte, gerçeğin beklentilerini karşılamadığından dolayı üzüntü içerisine girmektedir. 

# Romanda kişiler ve mekânlar arasındaki, hayalle gerçek, ideal olanla gerçek olanın tezadı vardır. Yazar bu tezatlıklardan yola çıkarak ideal bir aşkı ve ideal bir kadın dünyasını anlatmıştır.

#  Mehmet Rauf, kadını toplumun neresinde ve nasıl görmek istediği romanın başkahramanı Pervin üzerinden anlatmıştır. Bir kızın aşk macerasının anlatılmasından ziyade, o dönemin aile, kadın-erkek ilişkisi, evlilik kurumu ve sosyal hayatın eleştirisi yapılmıştır. Osmanlı’nın, kentli, zengin aile yapısına büyük eleştiriler getirilmiştir. 

# Konaklarda, Ada’da, Boğaz kıyısındaki yalılarda mutlu, huzurlu, birbirine saygı duydukları bilinen ailelerin aslında kendi içlerinde birbirlerine bile tahammüllerinin olmadıklarını, ikiyüzlü davranarak, mutluluk maskesi altında, kendilerinin de belli bir süre sonra ikiyüzlü hayatlarının gerçek olduğuna inandıkları bir düzende yaşadıkları anlatılmıştır.

# Yazar, mutlu ve huzurlu evliliklerin olmasına vesile olarak görünen “görücü usulü” evliliğin aslında çifteler arasında bir yıkım yarattığını, kadının ne kadar kendini yetiştirse yetiştirsin bu usulle yapılan evliliğin kadının kendini yetiştirmekle elde ettiği kazanımları ortadan kaldırdığı düşüncesini savunmuştur. O dönem, erkeğin egemenliğinde bulunan sosyal hayatın kadını ezdiğini, kadını yok saydığını, en eğitimli erkeğin bile kendini yetiştirmiş, bakımlı bir kadına tahammül edemediği gibi ağır bir ithamı dile getirmiştir.

# Alaturka müziğin vızıltı olarak tabir edildiği, dönemin en gözde mesire yerlerinin ise bataklık olarak gösterildiği romanda her şeyin en ideali Batı’dadır. Onun müziği ve sosyal hayatı ideal olandır. Bu bağlamda, Doğulu olarak Pervin’in amcası ve miskin ailesi, Batılı olarak da Pervin ve ailesinin kıyaslaması vardır. Amca Bey, oldukça kaba, zevksiz, yalancı, dedikoducu, ailesini baskı altında tutan, sonradan görme ve bağnaz biri olarak anlatılır, Pervin ve ailesi ise oldukça aydın ve yeniliklere açıktır.

# Ancak romanda Doğu-Batı çatışmasından kaynaklanan meseleler anlatılmamakta sadece bunların tezatlıkları göz önüne serilerek Batı’nın sosyal hayatı ve kadına bakış açısı daha iyidir düşüncesi okurlara verilmektedir. Romanda olumlu karakterler, Batı medeniyetine hayrandır, Türklerin sosyal hayatını beğenmez ve eleştirirler.

# Batı hayranı genç şair Mehmet Behiç, her defasında Türk toplumunu ve medeniyetini eleştirir, onu miskin ve sadece geçmişiyle övünen, bu sebepten dolayı da gerici bulur. Türk milletinin, Batılılıktan anladığını sadece yeme, içme ve uyumaktan ibaret olduğunu düşündüğünü, sanata karşı merakın olmadığına, çalışmaya ve ilerlemeye yönelik hiçbir şey yapmadığı eleştirisini yapar.

Genç Kız Kalbi Romanının Özeti

  İzmir’de yaşayan, ailesi tarafından iyi eğitim aldırılmış Pervin’in en büyük hayali, kendisini anlayan, sevebileceği ve kültürlü, modern bir erkekle evlenebilmektir. Aradığı erkeği İzmir’de bulamayan Pervin, İstanbul’un zevkli, insana mutluluk veren, kültürlü erkeklerin bulunduğu, sosyal hayatın hareketli olduğunu düşünerek, aradığı erkeği İstanbul’da bulacağı hayaliyle İstanbul’a gitmeyi çok istemektedir.

Babası, Pervin’in ısrarlarına daha fazla dayanamayarak onu İstanbul’a, çok görüşmediği ağabeyinin yanına yollamayı kabul eder. Pervin, gemiyle İstanbul’a gider. İstanbul’u ilk gördüğünde ise büyük bir hayal kırıklığına uğrar. İlk izlenimi bu hayal kırıklığını ortaya koyar:
‘’hakikat o kadar bed, o kadar çirkin, o kadar muharrib ki... Evvelâ o insanın ilk ayak attığı yer, rıhtım... İzmir’in Avrupa şehirlerini andıran muhteşem Kordonuna bedel, buranın rıhtımı dar, siyah, muhnik bir yer... Vapurlardan çıkarılan un çuvallarıyla sair eşya ile yüklü, bir tarafı en adî, hatta en sefil gazinolarla ve kahvehanelerle kapalı birkaç arşın eninde bir rıhtımcık... Sonra yük arabaları, kira faytonları arasında ezilmeden nasıl gediklerine hayret edilecek karma karışık bir halk, yani bir Şark şehri...

  Batı hayranı olan ve İstanbul’u hayallerinde çok farklı hayal eden Pervin için karşılaştığı manzara onu hayal kırıklığına uğratır.

Mayıs ayında geldiği İstanbul’da amcasının İstinye’deki evinde kalmaktadır. Amcasının karısı Hediye Hanım, kızı Nigar, oğlu Abdi’den hoşlanmaz. Onların aile yapısını, amcasının egoist tavrını, geri kafalılığını ve sonradan görmüş tavırlarını hiç beğenmez. Herkese buyurgan bir tavrı olan amcası aileye hükmetmekte, onların her şeylerine müdahalelerde bulunmaktadır. Babasından böyle bir davranış görmeyen Pervin, amcasından ve ailesinden sıkılır. İstanbul ve yanında kaldığı akrabaları onu ilk günde büyük hayal kırıklıkları yaşatmıştır. İstanbul’u gezdikçe, insanları tanıdıkça hayalindeki İstanbul’u bulamaz. İstanbul’u ve insanlarını bayağı bulur. Kadınların en büyük zevk aldığı şey dedikodudur. Bundan çok rahatsız olur.

Yengesinin akrabası genç şair Mehmed Behiç bir gün amcasına misafirliğe gelir. Mehmed Behiç sosyal hayattan, sanattan konuştukça ona hayran kalır. Kendi fikirlerini paylaşan, aynı şeyleri düşündüğü, kültürlü ve tam manasıyla Batılı olduğunu düşündüğü bu erkeğe âşık olur. O hayalindeki aradığı erkektir. Mehmet Behiç de Pervin’e karşı ilgisiz değildir. Bir gece evin balkonunda birbirlerine açılırlar, hatta sevişirler. Pervin ailesine aradıkları damadı bulduğu haberini mektupla vermek üzereyken Pervin’in amcası Behiç ile Pervin arasındaki ilişkiden şüphelenerek karısına Behiç’in ne düşündüğünü sormasını ister. Behiç; “ Zengin olsaydı belki alırdım, kız fena değil, hoşuma gidiyor... Fakat yaşamak için insana hayat lâzımdır, hayal değil...” Diyerek Pervinle evliliği düşünmediğini belirtir. Pervin amcasının kızı Nigar’dan Behiç’in bu düşüncesini öğrenir ve yıkılır. Aradığı erkeği bulduğunu düşünen Pervin, Behiç’in de aslında diğer erkeklerden farkı olmadığını, sadece birkaç gün gönül eğlendirmek derdinde olduğunu düşünür ve hayallerinin her birini yıkan İstanbul’dan ayrılmaya karar verir. Yaşadığı bu tatsız deneyimden sonra Pervin’in hayattan beklentisi kalmamıştır. Ailesinin kendisini vermek istedikleri jandarma komutanıyla, mutsuz bir hayat sürmeyi göze alarak, namus ve ahlâk içinde yaşama düşüncesiyle jandarma komutanıyla evlenme kararı almıştır.

Share with your friends

Add your opinion
Disqus comments
Notification
This is just an example, you can fill it later with your own note.
Done