Hayvan Çiftliği Özet - Edebiyat Araştırmaları
Son Başlıklar
Loading...

28 Ağustos 2020 Cuma

Hayvan Çiftliği Özet


Hayvan Çiftliği Özeti, Hayvan Çiftliği Roman mı? Hayvan Çiftliği Hakkında Bilgi, Hayvan Çiftliğinin Konusu Nedir?, Hayvan Çiftliği ve Sosyalizm Eleştirisi,

Hayvan Çiftliği’nin Konusu

George Orwell Hayvan Çiftliği romanında yönetenleri ve romanın karakterlerini hayvanlardan seçmiştir. Sanki normal bir roman gibi görünen bu eser esasında siyasi bir taşlamadır.

Hayvan Çiftliği romanında zulüm gören hayvanlar bir gün devrimi gerçekleştirir ve yönetimi ele alır. Eşitlik, adalet ve barış için devrim yapan hayvanlar içinden domuzlar ön plana çıkar ve hayvanlar arasındaki yönetimi domuzlar ele alır.


Zamanla insanlardan daha acımasız ve daha adaletsiz davranan domuzlar kendi savundukları düşüncenin esiri olmuştur. Artık onlarında diğer acımasız insanlardan bir farkı kalmamıştır. Yine yönetenler adaletsiz ve kendilerini düşünmektedirler.

Hayvan Çiftliği Özeti

Koca Reis, çiftliğin en saygın ve yaşlı domuzu, bir gün Beylik Çiftlik’in tüm hayvanlarını görüşme yapmak için büyük ağılda toplar. Onlara gördüğü bir rüyasını anlatır; bu rüyada hayvanlar onlara baskı kuran yahut onları idare eden hiçbir insanoğlu olmaksızın bir arada yaşarlar. Koca Reis tüm hayvanlara bu rüyasını gerçekleştirmek için çalışmaları gerektiğini söyler ve bu rüyasını tarif eden “İngiltere’nin Hayvanları” adlı şarkıyı onlara öğretir.

Hayvanlar Koca Reis’in bu anlattıklarını büyük bir coşkuyla karşılarlar. Görüşmeden üç gün sonra Koca Reis ölür ve üç genç domuz “Snowball, Napoléon ve Squealer” onun bu fikirlerini formüle edip Animalizm adında bir öğretiye dönüştürürler . Ve bir gece yarısı çiftlik hayvanları Beylik Çiftlik’in sahibi Bay Jones ile savaşır ve onu çiftliğin dışına atmayı başarırlar. Çiftliğin adını Hayvan Çiftliği olarak değiştirirler ve kendilerini Koca Reis’in rüyasını gerçekleştirmeye adarlar. Yük beygiri Boxer kendini zevkle bu işe adar, çiftliğin refahı için bütün gücünü kullanır ve “Daha çok çalışacağım’’ cümlesini kendine adeta atasözü edinir .

İlk zamanlar Hayvan Çiftliği’nde her şey yolunda ilerler. Snowball hayvanlara okumayı öğretmeye çalışırken Napoléon da bir grup genç köpeği, Animalizm’in ilkelerini öğretmek için eğitir. Çiftliğin eski sahibi Bay Jones, çiftliği tekrar ele geçirmek için sahneye çıkınca “Ağıl Savaşı” olarak anılan kavgada hayvanlar tarafından ağır bir bozguna uğratılır.

Zaman ilerledikçe, Napoléon ve Snowball çiftliğin geleceği üzerine ilerleyen kavgalara tutuşmaya başlarlar ve gücü ellerine geçirip çiftlikteki diğer hayvanları kontrolleri altına almak için birbirleri ile çatışmaya başlarlar. Snowball elektrik üreten bir yel değirmeni şeması üzerinde çalışırken Napoléon buna çok sert bir şekilde karşı çıkar. Projenin uygulamaya konup konmaması hakkında yapılan toplantıda Snowball coşkulu bir konuşma yapar. Bu konuşmaya Napoléon kısa ve sert bir cevap verir ve çıkardığı garip ses üzerine dokuz iri köpek içeri girer ki bu köpekler Napoléon’un eğitmek üzere el koyduğu yavru köpeklerdir, Snowball’un üzerine saldırırlar ve onu çiftlikten dışarı atarlar. Bundan sonra ise Napoléon Hayvan Çiftliği’nin lideri kabul edilir ve artık toplantıların olmayacağını açıklar. Tüm hayvanların iyiliği için bundan böyle kararları tek başına domuzlar alacaktır artık.

Bu olayın hemen ardından Napoléon yel değirmeni hakkındaki fikrini birden değiştirir ve tüm hayvanlar, özellikle Boxer, tüm güçlerini bu değirmeni bitirmek için harcarlar. Bir gün, bir fırtına sonrası, hayvanlar yel değirmenini devrilmiş olarak bulurlar.

Çiftçiler yel değirmeninin duvarının çok ince olması nedeni ile yıkıldığını söylerken Napoléon bunun Snowball’un bir sabotajı olduğunu söyler ve Snowball’un bu sabotajında yer alan tüm hayvanları içeren büyük bir temizliğe başlar, yani kendisinin liderliğine karşı gelen herkesi, yetiştirdiği azgın köpeklerin dişlerinde oracıkta öldürtüverir. Sorgulanamaz liderliğinin verdiği hırsla ki bu Boxer için “Napoléon her zaman haklıdır” şeklinde ikinci bir atasözü olmuştur, Napoléon yetkilerini genişletir ve Snowball’u hain göstermek için tarihi bile yeniden yazar. Artık gitgide bir insan gibi davranmaya başlayan Napoléon yatakta uyur, viski içer ve komşu çiftliklerin insan sahipleri ile ticaret yapar. Orijinal Animalist ilkeler bu hareketleri çok ciddi bir şekilde yasaklaşa da Squealer, Napoléon’un propagandacısı, Napoléon’un tüm bunları hayvanların iyiliği için yaptığına tüm çiftliktekileri ikna etmeye çalışır; oysa domuzlar hariç diğer tüm hayvanlar soğukta, açlık-sefalet içinde ve gereğinden fazla çalışarak yaşamaktadırlar.

Bay Frederick, komşu çiftliğin sahibi, bir kereste ticaretinde Napoléon’u aldatır ve çiftliğe saldırarak büyük masraflarla yapılan yel değirmenini havaya uçurur. Yel değirmeninin yıkılması üzerine ardı ardına kavgalar başlar ve Boxer tedavisi zor, ağır bir yara alır. Her ne kadar hayvanlar çiftçileri bozguna uğratsalar da Boxer’ın yarası ağırlaşmakta ve onu zayıflatmaktadır. Yel değirmeni için çalışmaktayken düşer ve kalkamaz. Bir süre bakıldıktan sonra üzeri kapalı bir araba gelip onu götürür ve kimse bir daha Boxer’ı göremez. Herkes tedavi için götürüldüğünü zannederken Benjamin arabanın üzerinde yazan At Kasabı kelimesini okur.

Squealer, Boxer’ın tedavi için hastaneye götürüldüğünü ve orda huzur içinde öldüğünü, ölürken ise son nefesinde “devrim” için haykırdığını söyler. Oysa gerçek, Napoléon’un en sadık ve en çok çalışan işçisini viski parası için bir at kasabı ve tutkal imalatçısına satmış olmasıdır.

Hayvan çiftliğinde yıllar geçmiş ve domuzlar iyice insan gibi davranmaya başlamışlardır; iki ayakları üzerinde yürür, kamçı taşır ve elbise giyer olmuşlardır. Nihayetinde ise ağılın bir köşesinde yazılı duran Yedi Emir olarak bilinen Animalizmin ilkeleri tek bir ilkeye dönüşerek “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.” şeklini almıştır.

Bir akşam yemeğinde Napoléon, Bay Pilkington adlı çiftçi insanoğlu ile eğlenirken ona diğer insanoğlu çiftçilerle birleşerek hem insan hem de hayvan işçi sınıflarına karşı birlik olma teklifini açıklar. Ayrıca Hayvan Çiftliği ismini de tekrar Beylik Çiftlik yapar ve doğru olanın da bu olduğunu savunur. Bu arada çiftliğin penceresinden içerdeki elitlerin eğlencelerini izleyen çiftlikteki diğer hayvanlar artık içerdekilerden kimin domuz yahut kimin insan olduğunu görüntülerinden dahi anlayamaz olmuşlardır.

Kısaca Hayvan Çiftliği romanındaki karakterlerden kısaca bahsedelim:

Napoléon: Hayvanlar Çiftliği  romanının en başından beri Napoléon, adi bir fırsatçı olarak karşımıza çıkar hep. Ne devrime, ne devrimin ideolojisine, ne savaşlara ne de kurulmakta olan yeni topluma hiçbir zaman tek başına, kişisel bir katkısı olmamıştır. Tüm çabasını Hayvan Çiftliği’nin güçlenmesine değil, sadece kendinin çiftlik üzerindeki gücünü sağlama almaya harcamıştır. Bu nedenledir ki heyecanla çalıştığı tek proje küçük köpeklerin eğitimi olmuştur. Bunu ise köpekler için veya çiftlik hayvanları için değil sadece ama sadece kendisi için yapmıştır; zira kendi özel ordusunu oluşturmuş ve her istediğini diğerlerine yaptırır olmuştur.

Snowball: İsyandan sonra Napoléon ile Hayvan Çiftliği’nin kontrolü için savaşan domuzdur. Leon Troçki’yi temsil eden Snowball akıllı, ihtiraslı, etkileyici ve rakibi Napoléon’a göre daha az zeki ve hilekârdır. Snowball romanda diğer hayvanların sadakatini kazanıp yerini ve gücünü sağlamlaştırmaya çalışan bir karakter olarak görünmektedir. Orwell''in İspanya Sivil Savaşındaki Troçki taburunda olan görevi onun Snowball karakterini tasvirindeki en önemli etken olmuştur. Tıpkı Troçki gibi, Snowball’da ruhunu ve yüreğini Animalizm’in dünya çapında yayılmasına ve Hayvan Çiftliği’nin altyapısının düzeltilmesine adayan tutkulu bir idealist olarak karşımıza çıkar. Ancak, onun bu idealizmi onun düşüşüne yol açan temel nedendir.

Boxer: Hayvan Çiftliği’nin ilk zamanlardaki başarısında ve sonra da yel değirmeninin tamamlanmasında inanılmaz derecede kuvvetli, sadık yük beygirinin büyük payı vardır. Yardıma her an hazır bir mankafadır. Boxer, Hayvan Çiftliği’nin ilkelerine körü körüne bağlıdır ancak ne anlama geldikleri konusunda pek bir fikre sahip değildir. Domuzların her dediklerini yapmak için onlara safça bir bağlılık göstermektedir. Zira her iki lafından biri “Daha çok çalışacağım.” ve Napoléon her zaman haklıdırsözleridir.
Sömürülmüş işçi sınıfının en iyi özelliklerini sergileyen Boxer, romanın en sempatik karakteri olarak çizilmiştir; kendini adamışlık, sadakat ve tükenmeyen çalışma azmi. Aynı zamanda Orwell, işçi sınıfında gördüğü en önemli zayıflıkları da yine Boxer karakteriyle resmetmektedir; aydınlar sınıfına olan safça bağlılık ve politik yozlaşmanın en kötü hallerini bile hatırlamaktaki becerisizlikleri gibi. Çiftçi Jones’un sömürdüğünden bile daha fazla, domuzlar tarafından sömürülen Boxer, elitler tarafından meydana getirilen politik dramanın en çarpıcı örneği durumundadır.

Squealer: Diğer hayvanlar arasında Napoléon’un propagandasını yapan domuzdur. Squelar domuzların kaynaklar üzerindeki tekelleşmelerini sağlayan ve yanlış istatistiklerle çiftliği başarılı gösterendir. Yönetimdekilerin sosyal ve politik birlikteliği sağlamak ve kontrol etmek amacıyla gerçekleri çarpıtmak için dili nasıl ustaca kullandıklarını Orwell, Squelar karakteri ile ustaca resmetmektedir.

Koca Reis: Görüşü devrimin kaynağı olan domuzdur. Bu görüşünü açıklayıp çiftlikteki hayvanlara “İngiltere’nin Hayvanları” (Orwell, Hayvan Çiftliği, 2012: 70) şarkısını öğreten Koca Reis ölür ve Snowball ile Napoleon’u mirası üzerinde kontrol sağlamak için bir savaşın içine bırakır. Sınıfsız bir toplum hayalini çiftlikteki hayvanlara resmeden Koca Reis karakterini oluştururken Orwell’ın Alman politik ekonomisti olan Karl Marks’ı temel aldığı oldukça belirgindir.

Demokratik bir sosyalist olarak Orwell, Karl Marks’a karşı büyük bir saygı duyuyordu. Zaten Devrimin altında yatan Marksist ideoloji ile ilgili çok fazla eleştirisi bulunmamaktadır Orwell’ın. Onun eleştirisi daha çok sonradan gelen liderlerin bu ideolojiyi çarpıtmalarıyla ilgilidir. Marks’ı resmeden Koca Reis, domuz liderlerinin onlara ihanet etmelerine rağmen, çiftlikteki hayvanların sürdürdüğü ideolojinin esin kaynağıdır.

Bay Jones: Hayvanların isyanlarını gerçekleştirip Hayvan Çiftliği’ni kurmadan önce çiftliğin sahibi olan ve genelde sarhoş gezen çiftçidir. Bay Jones, çiftliğindeki hayvanların durumlarını umursamayan, onlar aç iken kendisine sürekli ziyafetler çeken insafsız bir patrondur. Bu nedenledir ki, halkın içinde bulunduğu durumu ciddiye almayan ve böylece Rus Devriminin patlak vermesine neden olan II. Çar Nikolay’ı temsil etmektedir diyebiliriz.

Hayvan Çiftliği Romanının Toplumsal Analizi Yönünden Birkaç Cümle:

*Orwell’in toplum anlayışının temelini adalet ve özgürlüğün oluşturduğunu kabul edersek, Hayvan Çitliği, bu anlayışın açık bir yansımasıdır diyebiliriz. 1945 yılında yayınlanan bu eser, temelde özgürlük ve eşitlik adına verilmiş bir mücadelenin, sonunda nasıl bir despotluğa dönüştüğünü anlatmaktadır.

*Hayvan Çiftliği’nde Orwell, 1900’lü yılların başından ortasına kadar olan Rusya’daki komünist rejimi eleştirir. Domuzların önderliğinde özgürlüklerini elde etmeye çalışan hayvanlar, baskıcı sahipleri Çiftçi Jones’a karşı ayaklanırlar. Ne gariptir ki, ayaklanmanın ardından Napoléon önderliğindeki domuzlar daha baskıcı çıkarlar.

*Hayvan Çiftliği, ilerleme ve yeni bir düzen oluşturma adına, bilinçten yoksun kitlelerin nasıl kolayca yönlendirilebileceğini açık bir şekilde göstermektedir. Sosyalizmin Sovyet Rusya modelini, özellikle de Stalin dönemindeki dayatmacı yönetimi, bu anlamda eleştirmiş ve kitlesel hareketlerin bilinçten yoksun sonuçlarını gözler önüne sermiştir.

*Orwell’ın Hayvan Çiftliği, daha eşit ve daha adil koşullar elde etmek adına verilen mücadelenin, farkındalıktan yoksun kabullenişinin mutlak bir despotluğa gidişini sunmuştur. Bu eser değişmez olarak kabul edilen kurtuluş ilkelerinin, zamanla nasıl bir yozlaşmaya uğradığının çarpıcı bir hikâyesidir.

*Hayvan Çiftliği’nde iktidarın nüfusu kontrolü hileli ve gaddarcadır. Örneğin, diğer hayvanların düşüncelerini kontrol altında tutmak için domuzlar şarkıları kullanırlar. Domuzlar, diğer aciz hayvanlara “Dört ayak iyi, iki ayak kötü.” ilkesini benimsetirler ve bunu çok seven koyunlar, saatlerce bu özdeyiş için buldukları şarkıyı meler dururlar.

Share with your friends

Add your opinion
Disqus comments
Notification
This is just an example, you can fill it later with your own note.
Done