Saatleri Ayarlama Enstitüsü üzerinde
en çok tartışılan iki romanından biridir. Gerek romanın kurgusu gerekse
değindiği toplumsal çıkmazlar noktasında eşsiz bir eser niteliğindedir.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü çoğu yazar ve eleştirmene göre Türk
Edebiyatının en güzel romanlarından biridir. Roman, ilk olarak Yeni İstanbul
gazetesinde 1954 yılında tefrika edilir. Daha sonra Remzi Kitabevi tarafından
1961 yılında yazar daha hayattayken yayımlanır.
Dört bölümden oluşan Saatleri Ayarlama
Enstitüsü romanının bölüm başlıkları şöyledir: Büyük
Ümitler, Küçük hakikatler, Sabaha doğru, Her mevsimin bir sonu vardır. Hayri İrdal’ın
özyaşamöyküsü şeklinde kaleme alınan Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İrdal’ın
çocukluğundan itibaren karşılaştığı durum ve kişileri ironik bir dille anlatır.
Kitabın ilk bölümü olan Büyük
Ümitler’de Hayri İrdal’ın çocukluğu ve bu çocukluğun geçtiği çevre anlatılır.
Bu çevre başta babası olmak üzere, Seyit Lütfullah, Abdüsselam Bey, Avcı Naşit
Bey, Aristidi Efendi gibi ilginç isimlerden oluşur. Bu insanların ortak amacı
dağılan servetlerini tekrar oluşturmaktır. Bu anlamda çeşitli simya ve spritüel
deneylere girişirler. Bir kısmı müspet -Aristidi Efendi gibi- yaradılışlı olmasına
rağmen cıvadan altın yapma fikrine ciddi ciddi umut bağlamışlardır. Fakat bu
isimlerden farklı olarak hem hayat felsefesi bakımından hem de duruşu
noktasında farklılık arz eden Muvakkit Nuri Efendi romanın en önemli
isimlerinden biridir. Nuri Efendi’nin insancıl ve bilge bir yaşamı vardır.
Saatleri insan mantığı ve suretinde
kabul etmesi olaylar karşısındaki farklılığını ortaya koymaktadır. Hayri irdal
ise bahsettiğimiz çevrenin etkisiyle öğrenimini tamamlayamamış, hayat
karşısında cılızlaşmış ve başarısız olmuş biridir.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanının
Küçük Hakikatler bölümünde Birinci Dünya Savaşı yılları hızla geçilerek,
Cumhuriyetin ilk yılları anlatılır. Savaşa katılıp sağ salim bir şekilde geri
dönen İrdal, Abdüsselam Bey’in beslemesi Emine ile evlenir. Bir zaman sonra
Zehra adında bir kızları olan İrdal ve eşi, Abdüsselam Bey’in bozulan ruh
sağlığının getirdiği bazı olumsuzluklara maruz kalırlar. Abdüsselam Bey’in
aldığı borçlara karşılık yazdığı sayısı bilinmeyen vasiyetnameleri alacak
verecek davasının ortaya çıkmasına neden olur. Bu bölümdeki en önemli olay,
kuşkusuz ki Kaşıkçı elması davasına Hayri İrdal’ın suçsuz yere karışmasıdır.
Ruhsal dengesi bozulan İrdal, Adli Tıp Kurumuna sevk edilir. Burada Doktor
Ramiz’le tanışır.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanının
Sabaha Doğru adlı üçüncü bölümü en uzun bölümdür. Bu bölümde Saatleri Ayarlama
Enstitüsü’nün ortaya çıkışı ve kurumsallaşma süreci anlatılır. Hayri İrdal,
işsizlik günlerinde kahvede otururken Doktor Ramiz’in arkadaşı Halit Ayarcı ile
tanışır. Ve akşam Büyükdere’de teklif ettiği işi kabul eder.
Halit Ayarcı özde modern bir müessese
kurmayı hedeflemektedir. İşlevi de şehirde tüm saatlerin doğru ayarlanmasıdır.
İrdal, bu kurumun müdür yardımcısıdır. Bununla birlikte tavsiye üzerine ayar
istasyonlarında çalışacak birçok eleman alınır. Saat ayarı bozuk olan insanlara
yönelik nakdi para cezası uygulaması geliştirilerek Saatleme Bankası kurulur.
Kurumun temel dayanak noktası olarak gördüğü tarihte yaşamamış Şeyh Ahmet
Zamani Efendi hakkında İrdal bir kitap yazar. Bu kitap basın ve akademik
çevreler tarafından çoğunlukla alkışlanırken, bir kısmı tarafından da olumsuz
manada eleştirilir.
Her mevsimin Bir Sonu Vardır adlı son
bölümde Hayri İrdal’ın saat biçimindeki yeni yönetim binasını projelendirmesini
anlatılır Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanının sonlarına doğru Amerikalı bir
heyetin Enstitü’yü ziyaret edip, işlevine yönelik bilgi alması ve
işlevsizliğinde karar kılması üzerine Enstitü kapanır. Fakat Ayarcı’nın son bir
müdahalesiyle daimi bir feshetme komisyonu kurulur. Yönetim bölümünde çalışan
kişiler işlerine geri döner. Roman Halit Ayarcı’nın bilinmeyen bir otomobil
kazasında ölümüyle biter.
Bu roman, ... iç alemiyle değişen
Türk insanını” anlatmaktadır. Bu değişme ( toplumun bütününe değilse de) bazı
sembol tipler dolayısıyla zümrelere yayılmakta; basın, üniversite, politika,
bürokrasi, sanat, sosyete eğlence çevrelerinden birçok simalar, bu tiplerle
göz önüne serilir.
Mehmet Kaplan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın
öğrencisi olması hasebiyle hem eserleriyle hem de mantığıyla hemhal olmuş
değerli bir bilim adamıdır. Genel
çerçeve içinde Tanpınar
’ın bu eserle Türk cemiyetinin son elli yıl zarfında, nasıl
Karakterler
Hayri İrdal: Saatleri
Ayarlama Enstitüsü eserinin kahramanı ve anlatıcısıdır. Eserdeki tüm
tuhaflıklar Irdal'ın etrafında gelişir. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde Halit
Ayarcı’nın sağ kolu olarak görev yapar.
Halit Ayarcı: Saatleri
Ayarlama Enstitüsü’nün kurucusudur. Hayri İrdal’la Dr. Ramiz vasıtasıyla
tanışan Ayarcı Enstitü’nün varlık nedeni, kurumsal gerekliliğini ispatlamaya
çalışır. Enstitü çalışanları ile bir dönem ayrılıklar yaşar. Ayarcı geçirdiği
bir otomobil kazası sonucu hayatını kaybeder.
Doktor Ramiz: Hayri İrdal
ve Halit Ayarcı’nın yakın bir arkadaşı olan Doktor Ramiz tıp tahsilini
Avusturya’da Psikanaliz üzerine yapmıştır. Yurda döndüğünde bir adli davanın
içinde bulunana Hayri İrdal’ın tedavisini üstlenir. Tuhaf yaratılışlı bu zat
hayattaki tüm sorunları psikanalizle çözmeye çalışır.
Emine: Abdüsselam
Bey’in beslemesi İrdal'ın ilk eşi Zehra ve Ahmet’in anneleridir. Genç yaşında
bilinmeyen bir hastalığa yakalanıp ölür.
Pakize: İrdal'ın
ikinci esi olup sinema artistlerine özenen ve bir çeşit hayal dünyasında
yaşayan biridir.
Seyit Lütfullah: Sihirle
uğraşan define peşinde koşan meczup biridir. Tuhaflıkları ile İrdal'ı
etkilemiştir.
Abdüsselam Bey: Kalabalık bir
konakta her türden insanla bir arada yaşayan Abdüsselam Bey bir nevi Osmanlı
İmparatorluğunun temsilcisidir. İrdal'ın babası yerine geçer bir dönem.
Nuri Efendi: Hayri
İrdal’ın saatçi ustasıdır. Nuri Efendinin zaman kavramına yaklaşımı
bütüncüldür. Onun için zaman belirli dış unsur olmaktan ziyade hayatın
kendisinde insan kavramıyla birlikte yer alır.
Aristidi Efendi: Müslüman bir
semtin gayrimüslim eczacı esnafıdır. Eczanesinin arka tarafındaki laboratuarda
cıvadan altın yapmakla uğraşır. Laboratuarında çıkan yangın sonucu ölür.
Ahmet: Hayri
İrdal’ın ilk evliliğinden dünyaya gelen oğludur. Babasının kurmuş olduğu düzene
karşı çıkarak, önüne serilen tüm imkânları reddeder ve tıp tahsilini bitirip
Anadolu’da doktorluk yapmaya başlar. Ahmet babasının yaşadığı hayata karşı
çıkar, son dönemlerde babasını affeder.
Yangeldi Asaf Bey: Eski bir diş
hekimi olan Asaf Bey çalışmayı pek sevmediğinden hekimliği bırakmak zorunda
kalır. Sonunda Halit Ayarcı Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde hiç yapmayacağı bir
iş bulur. Zira Asaf Bey sürekli uyumak suretiyle Enstitü’deki görevini yerine
getirmiş olur. Böylelikle kurumun anlamsız yapısı ve işleyişi bir kez daha Asaf
Bey ile vurgulanır.
Zarife Hanım: Hayri
İrdal’ın halasıdır. Çok zengin olmakla birlikte kardeşi ve ailesinden nefret
eder ve parasını hiçbir şekilde onlarla paylaşmaz. Öldüğü sanılan bir vakitte
tam gömüleceği an uyanıp bütün bir hayatını değiştirir. Çok olan parasıyla
evini tadil eder, hizmetçilerini değiştirir ve Naşit Bey ile evlenir.
Sabriye Hanım: Enstitü
çalışanlarının eğitimiyle ilgilenmiş dedikodu merakı sayesinde civardaki tüm
olayları takip edebilen biridir.
Afroditi: İtalyan
asıllı bu genç ve güzel bayan ruh çağırma seanslarına katılır. Bilincinin bir
tür uyku halinde gelişigüzel karaladığı yazı, rakam ya da şekiller sayesinde bu
gerçek dünyada yolunu bulmaya çalışır.
Nevzat Hanım: Kocası
öldükten sonra kayınvalidesiyle birlikte yaşamaya başlayan Nevzat Hanım
İspritizma Cemiyeti üyelerinin sürekli konuştuğu bir isimdir. Kayınvalidesi
onun tekrar evlenmesini istemediği için Murat adında hayali bir karakter
yaratır. Bütün bir hayatını başkalarının etkisi altında yaşayan bu karakter
Cemal Bey ile birlikte Tayfur Bey tarafından öldürülür.
Ekrem Bey: Naif
yaratılışlı bir şair olan Ekrem Bey Nevzat Hanıma âşıktır fakat bir türlü
açılamaz. Enstitü çalışanlarından biridir.
Zehra: Hayri İrdal’ın
ilk evliliğinden dünyaya gelen kızıdır. Üvey annesinin gölgesi altında büyümüş
çirkin bir kız olduğuna inanmıştır. Enstitüde çalışmaya başlar. Böylelikle bir
aile şirketinin ilk parçası olur.
Cemal Bey: Selma Hanımın
eşidir. Boşanmayla birlikte İrdal’la birlikte olmaya başlayan eski karısını
kıskanmaya başlar. Bu yüzden Hayri İrdal ve Halit Ayarcı hakkında dedikodular
yaymaya başlar. Başta Hayri İrdal olmak üzere kimse bu adamı sevmez. Zeynep
Hanım’ın eşi Tayfur Bey tarafından öldürülür.
Avcı Naşit
Bey: Ava meraklı
ve sürekli bir geçim derdinde olan bu fakir adam Zarife Hanım ile evlendikten
sonra hayatı inanılmaz boyutlarda değişir. Büyükçe bir parayla ticarete atılıp
İttihat ve Terakki Partisi ile siyasete atılır.
Romanın Yeri ve Önemi
Milli ölçekte ortaya konmuş aksak bir
modernizm tecrübesinin, siyaseti ve sosyolojiyi içine alan bu toplum eleştirisi
Tanpınar’ın bizce Huzur romanını da
geride bırakan çok yönlü bir yapısı vardır. Öncelikle eserin konusu ve konuyla
paralel olarak bir anlamsızlık oluşturan karakterleri diğer romanlarından
farklılık gösterir.
Baştan sona kadar alegorik kurguya
dayanarak nihai bir noktası olmayan, helozonik yapı içerisinde edebiyatın en
üst örneğini temsil eden bu eser saat toplum benzeşmesi, birey temelinde vazife
sorumluluk eleştirisi yapar.
Taner Timur, Saatleri
Ayarlama Enstitüsü ’nde düzenle ilgili sistematik bir eleştiri havasının egemen
olduğu”nu söylemekte, gerek
biçemi gerek kurgusu itibarıyla bir toplumsal hiciv biçiminde ” kaleme alınmış
bu romanın toplum eleştirisi açısından Huzur ’dan daha radikal olduğunu savunmaktadır.
Şüphesiz ki
Timur’un bu tespiti doğru olmakla birlikte Huzurdaki arayışla Saatleri Ayarlama Enstitüsündeki arayış da farklılar gösterir. Tanpınar Huzuf da Mümtaz ve Suat üzerinden
sormak istediklerini doğrudan sorarken Saatleri Ayarlama Enstitüsünde kurum ve
kişiler aracılığıyla anlamsız olaylar bütününde sorar. İrdal’ın hayretler
içinde etrafında gelişen olayları anlamaya çalışması sistematik bir hiciv
yoğunluğunun yazar tarafından yakalanmasına katkı sağlar. Yazara yöneltilen Bu kitabın bir mizah ve hiciv tarafı var,
değil mi? sorusuna “Belki... Hayri İrdal neşeli adam, galiba biraz da görmesini biliyor.
Kendi aleyhinde olsa bile konuşmaktan hoşlanıyor. şeklinde cevap verir.
Sade, anlaşılır bir üslupla kaleme
alınan eser bu noktada da diğer eserlerinden farklılık gösterir. Yazarın
anlatımı canlı kılmak adına farklı kelime grupları seçtiği dikkati çeker. Romantik ve öznel
tasvir
tekniklerinden yararlanan Tanpınar eserlerinin tamamında bu iki unsuru
kullanır. Huzur, Sahnenin Dışındakiler ya da Aydaki
Kadın
gibi eserlerinde daha çok mekân üzerinden tasvirler yaparken Saatleri
Ayarlama Enstitüsünde karakterler üzerinden bunu kullanır.
Kişilerin tasvirine ağırlık veren yazar böylelikle hicvi ön plana çıkartmış
olur.