Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” dan sonra
kaleme aldığı ikinci romanı “Tehlikeli Oyunlar”, dört bölüm ve on sekiz alt
bölümden oluşur. Oğuz Atay üzerine ölümünden sonra yazılan yazılar hep
“Tutunamayanlar” eksenli olduğu için “Tehlikeli Oyunlar”, yazarın ilk romanının
gölgesinde kalır. Oysa “Tehlikeli Oyunlar”, Türk edebiyatına kattığı
zenginliklerle en az “Tutunamayanlar” kadar değerli bir romandır. Oğuz Atay bir
söyleşinde ikinci romanı için şunları söyler:
“Karşılaştığım bütün
güçlükleri göz önünde tutmakla birlikte, bir roman daha yazmaktan kendimi
alamadım. “Tehlikeli Oyunlar” sanıyorum 1973’in ilk aylarında yayımlanacak.
Gene Oldukça uzun ve gene tutunamayanların maceralarıyla ilgili. Yalnız,
romanın kahramanı bir mühendis değil. (Dedikodulara son vermek içiıi bu noktaya
özellikle dikkat ettim.)”"
İlk romanım bir yılda tamamlayan Atay, ikinci
romanını üç yılda bitirir. Günlüğünü incelediğimizde romanın birkaç kez
yazıldığını, olay örgüsü ve şahıslarda çeşitli değişiklikler yapıldığını ve
kurgu / biçim üzerinde yazarın uzun uzun düşündüğünü gözlemleriz.
Tehlikeli Oyunlar romanının konusu, Oğuz
Atay’ın söyleşisinde ifade ettiği gibi yine bir tutunamayan hikayesidir.
Tehlikeli oyunlar romanı bir gecekondu mahallesinde geçer. Roman Hikmet
Benol’un eski yaşamını terk ederek bir gecekonduya taşınmasıyla başlıyor.
Hikmet Benol’un amacı, düşüncesini etkileyecek her türlü insandan ve eşyadan
uzakta bu gecekonduda oturup büyük bir tiyatro oyunu yazmaktır. Gecekondu
Hikmet için eski yaşamıyla bir hesaplaşma mekanıdır.
Hikmet Benol, Atay’m diğer roman karakterleri
gibi toplumda bir yere tutunamamış, tutunmak da istememiş, büyük hayal
kırıklıkları yaşamış ve bu yüzden de kitaplara, oyunlara sarılmış bir aydındır.
Gecekonduda durmadan oyunlar yazar ama hiç birinin sonunu getiremez. Çocukluğunu, evliliğini, burjuva nimetlerinin ortasında boğuluşunu ve
hayattaki başarısızlıklarını tekrar tekrar yaşar.
Hikmet’in gecekonduda kendini tanıma ve
kendisiyle hesaplaşma savaşı yenilgiyle sonuçlanır. Hayatı boyunca kendini
toplum tarafından anlaşılmamış, önemsenmemiş ve hep kullanılmış hissettiği için
intihan sesini duyurabilmenin tek aracı olarak görür. Gittikçe artan
şizofrenisi sonunda Hikmet ahşap evinin üçüncü katından kendini atar ve ölür.
“Tehlikeli Oyunlar”da Atay öyküyü,
Tutunamayanlar romanındaki gibi birbirini çevreleyen öykülerle anlatmaz. Hikmet’in
kendini bulma sürecini, düş ile gerçeği, hayat ile oyunu birbirine karıştırarak
farklı bir anlatımla okuyucuya aktarır.