Matmazel Noraliya’nın Koltuğu - Özet, Tahlil, İnceleme - Edebiyat Araştırmaları
Son Başlıklar
Loading...

31 Ağustos 2020 Pazartesi

Matmazel Noraliya’nın Koltuğu - Özet, Tahlil, İnceleme

Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
Matmazel Noraliya’nın Koltuğu adlı  eserin ilk baskısı 1949 senesinde gerçekleşmiştir. Peyami Safa’nın olgun eserlerinden biri olan Matmazel Noraliya’nın Koltuğu, psikolojik ve sosyal tahlilleri ile Türk Edebiyatı’nın önemli eserlerden biri olarak sayılmaktadır.

Tema

# İkinci Dünya Savaşı sonrasında yayımlanmış olan Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanında, savaşın son demleri, romanın dış siyasal ve toplumsal atmosferini de oluşturmaktadır.
Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanında karşılaştığı birtakım olayları, benimsemiş olduğu materyalist düşünce ile açıklamaya çalışan bir gencin bunu başaramayınca şüpheye düşmesi ve bu şüphelerden bazı karakterlerin telkin ve açıklamalarıyla kurtulup ve huzura kavuşması romanın konusunu teşkil etmektedir.
# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanında arayış içerisinde olan karakterler düşünsel anlamda ruhçu ve maddeci iki karşıt uç olarak yer almaktadır.

Olay Örgüsü - Özeti

# Ferit, vahim hadiselerin birbiri ardı sıra gelmesiyle psikolojik olarak bunalıma düşer. Babasının Avrupa'ya gitmesinden sonra, kendisinden bir haber alamaz. Tıp Fakültesi’nden ayrılıp felsefe okumaya başlar ancak psikolojik bunalımları neticesinde felsefe tahsiline de son verir.
# Ferit’in kız kardeşi Nilüfer’e, teyzesi Necmiye Hanım bakmaktadır. Kendisi de bir pansiyon odasında kalmaktadır. Kaldığı bu pansiyonda hemen hemen herkesin psikolojik rahatsızlığı vardır. Ferit’in pansiyonda karşılaştığı olaylar ruh dünyasının iyice allak bullak olmasına sebep olur. Sokakta siyah bir köpeğin kendisini takip ettiğini zanneden Ferit, bu vehimle geceleri uyuyamaz.
# Ferit, kaldığı bu pansiyonda, gece çıplak gezenlerle, gaipten haber verenlerle, uyurgezer ve hasta tiplerle karşılaşır. Pansiyona girdiği ilk günden itibaren karşılaştığı bu olaylar, onu ruhen iyice sarsar. Bir gece boğazının sıkıldığını duyarak haykırır. Oda komşusu olan Zehra'nın önceden haber verdiği olayların dehşetiyle ürperir. Kaldığı pansiyon kadrosunda bulunanların içinde yalnız Yahya Aziz aklı başında birisidir. O da odasından dışarı çıkmaz, sandıklar dolusu kitaplarını okumakla meşgul olur. Kuvvetli kültürü ve dengeli mantığı ile Ferit'in sinirleri üzerinde yatıştırıcı bir rol oynar.
# Ferit’in pansiyon dışında görüştüğü kişiler; hasta kız kardeşi Nilüfer, farklı arayışlar içerisinde olan sevgilisi, sevgilisinin arkadaşı ve biri milliyetçi diğeri komünist iki arkadaşıdır. Bunlar da çağımızın yetiştirdiği, içgüdülerine düşkün tiplerdir. Bir başka çevre ise, Seza olan adını Suzy, Cevat olan adını Joe olarak değiştiren tiplerdir.
# Sevgilisi Selma ile kavga eden Ferit, ondan ayrılır. Sonrasında bu ayrılığa katlanmanın zor olacağını anlasa da bir türlü onuruna yedirip ondan özür dilemeye gidemez. Kız kardeşi Nilüfer ise zaman zaman Ferit’i ziyaret etmekte; teyzesinin kendisine yaptığı eziyetlerden yakınmaktadır. Teyzesinin kız kardeşine yaptığı eziyetlere çok kızan Ferit, Nilüfer'e teyzesini öldürebileceğini söyler. Kardeşinin duru­mundan çok etkilenmiş olan Ferit, o gece çığlık atarak bütün pansiyon sakinlerinin uyanmasına sebep olur.
# Yaşanan bu olaydan birkaç gece sonra bazı olayları önceden haber veren Zehra, birden çığlık çığlığa uyanır; işaretlerle ve yazıyla o anda birinin bıçaklanarak öldürüldüğünü, öldürülmekte olduğunu haber verir. Buna Ferit dâhil kimse inanmaz ama, iki üç saat sonra Necmiye Hanım’ın öldürüldüğü haberi alınır. Aynı zamanda kadının bütün paraları ve mücevherleri çalınmıştır. Ertesi gün; aslında profesyonel bir katil olan Tosun, Ferit’i odasına çağırarak, çekmece içindeki Necmiye Hanım’a ait para ve mücevherleri teslim eder. Necmiye Hanım’ı, Ferit’e ve kız kardeşine acıdığı için kendisinin öldürdüğünü de itiraf eder.
# Necmiye teyzenin öldürülmüş olması, sevgilisi ile yaşadığı ayrılık ve en önemlisi Nilüfer'in hastalığının artarak artık hastanelik olması Ferit'i daha çok sarsmış, biraz da bunaltmıştır. Şimdi kendisi de odasında birtakım göze görünmez varlıkların dolaştıklarına, kilitli kapısından bir şeyler söylemek istediklerine, hatta bazen kendisini çağıranların bulunduğuna inanmaktadır. Artık son derece vehimli, sinirli, kuşkucu, korkak olmuştur.
# Ferit, Tosun vasıtasıyla ve zahmetsizce ele geçirdiği para ile Büyükada'da Matmazel Noraliya’nın evine taşınır. Matmazel Noraliya, aslında babası Türk, annesi İtalyan olan Nuriye Hanım’dır. Bir kazasker soyundan olan babaannesi ve mutaassıp bir Katolik olan annesinin birbirine karşıt tesiri altında, fikir burhanları geçirerek büyür. Ancak babaannesinin telkin ettiği Müslümanlık üstün gelmiştir. Matmazel Noraliya Müslüman olmasına rağmen hangi dinden olursa olsun muhtaçlara yardım edilmesi gerektiği düşüncesindedir.
# Ferit yeni taşındığı bu evde, daha ilk gecesinde korku verici hadiselerle karşılaşır. Gece kilitli kapısı açılarak birisi “gel” diye kendisini yukarıya, Matmazel Noraliya'nın odasına çıkarır. Bu odada bir koltuğa oturmuş, koltuğun iki kolundan iki beyaz el nur damlaları halinde hafif bir duruşla sarkıyordu. Ferit içinden “Matmazel Noraliya” der. Fakat o, “hayır Nuriye” diye düzeltir. Noraliya olarak bilinen Nuriye o gece Ferit’e bir şeyler söyler. Bu bir uyku hali midir, kâbus mudur, Ferit bunu bir türlü çözemez.
# Bu olayın ertesi günü Ferit, Yahya Aziz’le evin her tarafını dolaşırken, odalardan birinin kilitli olduğunu görürler. Bu odayı Fotika’ya açtırdıklarında Ferit hayret ve dehşet içerisinde kalır. Bir gece önce görmüş olduğu dekor aynen karşısında duruyordu. Ferit, Fotika’dan Matmazel Noraliya hakkında bilgi alır. Onun anlattığına göre, Matmazel Noraliya çok acı çekmiş, çok mutsuz olmuş, bu yüzden genç yaşında kendisini dine ve Allah’a adamış birisidir. Son yıllarında ise, hiç odasından dışarı çıkmamış, geçmişten ve gelecekten haber vermeye başlamıştır. Hizmetçi, Matmazel Noraliya ile ilgili bildiği her şeyi anlattıktan sonra, onun özel hatıra defterini de Ferit’e verir. Yahya Aziz’le birlikte, Matmazel Noraliya’nın hatıra defterini okuyan Ferit, bir inanma ve bağlanma ihtiyacı içerisine girdiğini hisseder.
# Birkaç gece sonra Ferit, Matmazel Noraliya’nın ruhu ile konuştuktan sonra büyük bir moral ve iman gücüne ulaşır. Artık dine karşı saygılı ve inançlıdır. Artık Ferit ruhunda bir ışığın yandığını hissetmektedir. Ferit’in barıştığı sevgilisi Selma ve iyileşmeye başlayan kardeşi Nilüfer de bu durumdan oldukça memnundur.

Zaman

# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu adlı romanda olayların yaşandığı zaman İkinci Dünya Savaşı’na rastlamaktadır. Eserde doğrudan savaşla ilgili bilgiler verilmemekte, kahramanların gazete haberleri ile ilgili konuşmalarından zaman tayin edilebilmektedir. Romandan aldığımız aşağıdaki bölüm zamanı belirlememize yardımcı olmaktadır.
Günün askeri ve siyasi hadiseleri ile bir çocuğun kazancı ve kaderi arasındaki münasebetten ihracın muhtemel neticelerine kadar uzayan bir düşünce zincirlemesi içinde Ferit, Mussolini’nin bir iddiasını hatırladı: İngilizler Sicilya’ya çıkabilirler fakat ufkî olarak. Şimdi akıbetine ufkî olarak varmak tehlikesi Düçe’ye yaklaşıyordu. Sicilya’nın ihracı demek İtalya’nın tasfiyesi demekti (s.106).
# Gazete haberinden alınan bu bilgiler vaka zamanını kesin olarak belirlememizi sağlar ki bu zamanda 1943 yılının ilk yarısına rastlamaktadır.
# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu  romanında gün içindeki zamandan yararlanma roman kahramanı Ferit’in düşüncelerindeki ve psikolojisindeki değişime paralel olarak şekillenir. Matmazel Noraliya’nın Koltuğu  romanının başlarında Ferit’in pansiyonda yaşadığı zamanda günün genellikle gece saatleri seçilir. Romanın sonlarına doğru yani Ferit’in Matmazel Noraliya’nın evinde yaşadığı zamanda ise, Ferit’in kaldığı ilk gece gördüğü rüya hariç genellikle gündüz saatleri seçilir.
# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanında genellike yaşanılan zaman aktarılmaktadır. Ancak yer yer yapılan geri dönüşlerle okuyucunun anlatıcıya gerek duymadan kahramanların geçmiş yaşantıları ile ilgili bilgi sahibi olmasını sağlamaktadır.

Mekân

# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanında mekân, olay örgüsünün şekillenmesinde önemli bir işleve sahiptir. Yazar, mekân ögesini sadece olayların gerçekleştiği sahne olarak kullanmamış karakterlerin psikolojik özelliklerini ve genel durumlarını yansıtmakta da kullanmıştır.
# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanında olaylar birbirlerinden farklı iki ayrı mekânda gerçekleşmektedir. Bu mekânlardan biri Vafi Bey idaresinde bulunan Yüksekkaldırım’daki pansiyon diğeri ise adadaki pansiyondur.
# Yüksekkaldırım’daki pansiyon insana tiksinti verecek bir muhitte bulunmaktadır. İçine bir damla güneşin girmediği bu pansiyon sarhoşların mesanelerini boşalttığı mundar bir sokağa bakmaktadır. Pansiyon bu özelliği ile insan ve psikolojisi üzerinde olumsuz bir tesir bırakmaktadır. Vafi Bey’in ağzından bu muhit okuyucuya şu şekilde aktarılmıştır:
Sen, dedi, içine girdiğin bu evin taife-i cin yatağı olduğunu bilesin. Ben buraya geldim geleli iki bin üç yüz doksan iki ayet-i kürsi okudum ve taifeyi bir nebze teskine muvaffak oldum. Yedi ay evveline kadar bu ev Kasım’ın idaresindeydi. Ben o zamana kadar iki sene Fettah’ın karşısındaki odada oturdum.
Ev dört senedir Kasım’da imiş. Git ona sor. Dört sene içerisinde kiracılardan ikisine selamun kavle yani nüzul indi. Birinin ağzı birinin yüzü çarpıldı (Eda Hanım’ın). Biri çıldırdı. Altı kişiden ikisini bacağından ikisini başından yaraladılar.
İkisini öldürdüler. Senin odanda oturan çilingirin karısı Mannik kayboldu. Bir sabah Hırant baktı karısı yok. Evin her tarafı arandı, akraba ehibbasına koşuldu, polis İstanbul’un her köşesini mıncıkladı. Mannik bulunamadı. Sekiz aydan beri de ne olduğu Allahualem bissevap (s.98).
# Bu satırlardan da anlaşılacağı üzere Yüksekkaldırım’daki bu pansiyon, bir insanın ruh sağlığını bozabilecek bütün özellikleri barındırmaktadır.
# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanının kahramanı Ferit’in Ada’da kaldığı pansiyon eskisine kıyasla oldukça farklıdır. Eski kaldığı pansiyonda muhit, insanı hayattan bıktıracak derecede pis ve köhne iken, yeni pansiyondaki muhit insanı hayata bağlayacak derecede güzel ve iç açıcıdır. Yine Ferid’in kalmaya başladığı bu yeni pansiyon eskisine nispeten eşya bakımından zengindir. Ada ferah ve iç açıcı özelliği ile romanda şu şekilde anlatılmaktadır.
# Ferit hasır koltuğa oturdu. Çam ve deniz kokan taze ve tertemiz bir sabah havası genzinden göğsüne kadar açılan büyük bir boşluğu dolduruyormuş gibi ona ferahlık veriyordu. Bahçeyi yoldan ayıran demir parmaklığın kenarındaki sarı, pembe ve kırmızı güller, kendilerini kuşatan aydınlık hava halelerini boyayacak kadar parlak birer küçük renk yangını halinde gözleri aldıktan sonra dikkati yakalayıp kendilerine çekiyorlardı. Karşıdaki denizin üstüne bir şimşek aydınlığı yapışıp kalmıştı (s.225).
# Yazar iki farklı çevrede bulunan pansiyonların özelliklerini anlatarak okuyucunun Ferit’in ruh halindeki değişimin farkına varmasını sağlamıştır. Eserde mekân unsuru, hem olayların seyri için bir ortam hazırlamakta hem de Ferit’teki manevi değişimin başarılı bir şekilde vurgulanmasını sağlamaktadır.

Bakış Açısı ve Anlatıcı

# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanında, olaylar genellikle hâkim bakış açısı ile anlatılmıştır. Romanda kullanılan üçüncü şahıs anlatıcı yazarın kendisidir. Yazar bu anlatıcı kimliği ile roman üzerinde tasarrufunu asgari düzeyde tutmuş, birtakım kısa tanım ve tasvirlerden öteye geçmemiştir.
# Romancı eserde hakim bakış açısını kullanmasına rağmen eserle kendisi arasındaki bağı en aza indirerek kişi ve olayların sunulmasını bir veya birkaç roman kahramanına yaptırmaktadır. Olaylar, başkarakter Ferit’in izlenimleri ve değerlendirmeleri aracılığıyla sunulmaktadır. Roman boyunca, Ferit’in gözüyle, her biri bir inanç dünyasını ve yaşama biçimini temsil eden roman kişileri ile tanışırız. Romandaki karakterlerin hemen hepsi bireysel olarak ya da gruplar hâlinde belli bir fikri/inancı, temayı ve toplumsal tabakayı simgelemektedir.
# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu genel olarak hâkim anlatıcı zemininde aktarılmasına rağmen, zaman zaman da ben anlatıcıya dönerek bizzat Ferit’in ağzından, bir iç monologa, ya da bir izlenimin aktarımına sahne olmaktadır. Bu anlarda, neredeyse iradesi dışındaymışçasına yazarın Ferit karakteri “ben”leşerek romanda yer almaktadır. Bu durum romandan alınan aşağıdaki bölümde açıkça görülmektedir:
Babam Londra'da. Ya bombardımanda öldü, ya peşinde koştuğu parayı kazanıp İstanbul'a milyoner dönecek. Mektup yollamıyor ve sefarethane onu bulamıyor. Oturduğu mahalle yıkılmış. Kendisi de ölmüş olacak, muhakkak. Anamı ve ablalarımı sorma. Onlar çoktan sizlere ömür. Benim bir teyzem var, ihtiyar, senden ihtiyar; cimri, senden cimri; Müslüman senden Müslüman; fakat hain. Onun evine sığınmış bir kız kardeşim var. Ölen ablaları gibi veremli ve ölen ablaları gibi ölecek galiba. Yapyalnızım ben. Ve cebimde dört küsur liradan başka üç kat elbisemden, bir kaç takım çamaşırımdan başka hiç bir şeyim ve hiç kimsem yok. Tahsili bitirmeye niyetim ve çalışmaya kabiliyetim de yok. Elimden hiç bir iş gelmez. Kaderim irademe haciz koyuyor ve kaderlerine borçlanan sefih bir ana babadan alacaklarını benden istiyor. Arada bir, işte böyle, müthiş bir bilanço ile karşıma dikiliyor. Bak, şunu sana nasıl anlatayım? Anlamasan bile sezeceksin: Benden evvel kim bilir kaç batnın belki bende son dejenerelik mümessilini yakaladığı bir tarla mirasının hesabını benden istiyor (s.64).

Şahıs Kadrosu

Başkişi

# Ferit, Tıp Fakültesi’ni yarıda bıraktıktan sonra felsefe tahsiline başlamıştır. Bu yüzden, insanı psikolojik ve fizyolojik bakımdan tanıma imkânı olmuştur. Ciğerlerinden rahatsızdır. Megaloman ve psikopattır. Aynı zamanda temizlik hastalığı vardır. Ferit romanda kendisini ve ailesini şöyle tarif eder:
Ben Türk değilim, insan değilim, hayvan değilim, tıbbiyeli değilim felsefeci değilim, âşık değilim, zengin değilim, fertçi değilim, cemiyetçi değilim, milliyetçi değilim, Vafi Bey’in ecinnileri arasında oturan, iradesi çarpılmış, bir hafta sonra ne yapacağını bilmeyen, tembel, hiçbir şeye yaramaz ve ömrünün yarısı Avrupa'da hariciye memurluklarında geçmiş, ayyaş, zampara, hedonist, ciddiyetin yalnız hayvanlara yakıştığına inandığı için dünyanın bütün dramlarına kahkahayı basan ve bunun için "Gülenler" soyadını alan bir baba ile yarı sanatkâr, yarı deli, erkek düşkünü, veremli ve veremden iki yetişkin kızını kaybetmiş, ayyaş kokainman, Paris'te okuduğu için kültürlü, genç yaşında ölmüş bir ananın desencharte, demesuer, desoriente, deracine, degenere bir oğluyum (s.61).
# Ferit, romanın ilerleyen kısımlarında çeşitli kişi veya olaylardan gelen etkilerle nihilizmden sıyrılır ve mistisizme varma eğilimi gösterir (Tekin, 1999: 242). Eserin başlarında pozitivist olan Ferid, ilerleyen bölümlerde karşılaştığı olayların çelişmesi sonucu tereddüde düşer, son bölümde de Matmazel Noraliya’nın evinde yaşadığı mistik tecrübelerin de etkisiyle mistisizme yönelir.

Norm Karakterler

# Yahya Aziz Bey lisede felsefe öğretmenidir. Odasında sandıklar dolusu kitaplar bulunmaktadır. Gece gündüz durmadan kitap okumaktadır. İnsanlarla pek konuşmayan Aziz Bey tasavvufa yabancı değildir. Aziz Bey, Ferit’in mistisizme yönelmesinde etkili olmuştur.
# Matmazel Noraliya’nın babası Mecit Bey, Sultan Aziz'in subaylarındandır. Babaannesi kazasker soyundan olan Noraliya (Nuriye), hayatta çeşitli mutsuzluklarla karşı karşıya kalmış, otuz iki sene aynı koltukta oturmuş biridir. Babası Mecit Bey, görevli olarak gittiği Paris'ten dönmek üzere yola çıkar. Bu esnada Matmazel Gianetti'yi tanır. Birbirlerini seven bu iki insan, bir türlü evlenemezler. Fakat ilişkileri buna rağmen devam etmektedir. Bu arada çocukları Matmazel Noraliya dünyaya gelmiştir. Önce babası tarafından adı Nuriye konan Noraliya, annesinin bu ismi telaffuz edememesi yüzünden, Nurya, daha sonra da Nuralya ve en sonunda Noraliya oluverir. Ferit’in taşındığı bu evde onun hayatının dönüm noktası olan Matmazel Noraliya, ufak tefek bir vücut yapısına sahiptir. Anlatıldığına göre geçirdiği dayanılmaz acı ve buhranlar, onu kendi içine kapanmaya, insanlardan kaçmaya ve özünü dine ve Allah'a adamasına sebep olmuştur.
# Yüksekkaldırım’daki pansiyonda odabaşı olan Vafi Bey, çok titiz bir temizlik hastasıdır. Mevlevi tarikatından olan Vafi Bey, geceleri üç dört saatten fazla uyumaz, pansiyonun cinlerle dolu olduğuna inanır ve her gece bir kaç defa Ayet-i Kürsî’yi okur. Vafi Bey, çevresindeki insanları ve pansiyonda yaşayanları gayet iyi bilmektedir.
# Asıl adı Baha olan Babuş sekiz yaşlarında olup, gazete satarak ailesinin geçimini sağlamaktadır. Siyah dağınık saçlı, göz kapakları şişmiş, yüzünde tırmık izleri vardır. Ortası basık burnu, çıkık elmacık kemikleri ve geniş şakakları, ona Çinli ile Tatar arası bir özellik vermektedir.
# Ferit’in sevgilisi Selma, üniversite öğrencisidir. Babası Türk, annesi ise Selanik dönmesidir. Babası Tahsin Bey eşinin kendisini aldattığını öğrendikten sonra Selma'yı da yanına alarak ondan ayrılır. Kısa bir müddet sonra da ölür. Bu yüzden annesinin yanında kalmak mecburiyetinde olan Selma, onun kötü tesirinden kurtulmaya çalışmaktadır. Bu yüzden, annesinin ve babasının kötü tesirinden kurtulmaya çalışmaktadır.
# Ferit’in kızkardeşi Nilüfer ciğerlerinden rahatsızdır. Anne ve babasına benzeyen Nilüfer kardeşi Ferit gibi, ırsiyetin tesiri altındadır. Teyzesi Necmiye Hanım’ın yanında kalmaktadır. Kendisine baskı uyguladığı gerekçesiyle, teyzesine karşı kindar bir tavır içerisindedir.

Kart Karakterler

# Ferit’in teyzesi olan Necmiye Hanım, Nilüfer’e bakmaktadır. İhtiyar ve cimri olan Necmiye Hanım’dan Ferid nefret etmektedir. Oldukça zengin olan Necmiye Hanım, Tosun tarafından öldürülmüştür.

Fon Karakterler

# Matmazel Noraliya’nın Koltuğu adlı eserdeki fon karakterler şunlardır: Ahmet Tosun, Fatma, Eda Hanım, Zehra, Tahir Bey, Suzy, Cevat Ferman, Muhtar, Saim, Fotika.

Share with your friends

Notification
This is just an example, you can fill it later with your own note.
Done